Semerkant, Lübnan asıllı Fransız yazar Amin Maalouf'un 1988 yılında yayımlanan ve ona uluslararası ün getiren tarihi kurgu romanıdır. Roman, 11. yüzyıldan 20. yüzyıla uzanan geniş bir zaman diliminde, Orta Asya ve İran coğrafyasında geçer. Hikâye, ünlü bilgin Ömer Hayyam'ın kayıp rubailer el yazmasının izini sürerken, aynı zamanda tarih, aşk, kader ve medeniyetlerin kesişimini ele alır.
Maalouf, bu eserinde Doğu'nun zengin bilim, kültür ve felsefe mirasını Batılı bir bakış açısından değil, bizzat o coğrafyanın içinden anlatır. Romanın merkezinde şu temalar bulunur:
Roman, Ömer Hayyam'ın Semerkant'a gelişiyle başlar. Burada dönemin en parlak zihinleriyle buluşur, rasathanede çalışır ve ünlü Rubaiyat'ını yazar. Hayyam'ın hayatına, vezir Nizamülmülk ve Hasan Sabbah ile olan gençlik yıllarından başlayan karmaşık ilişkisi damga vurur. Bu üçlünün yolları, tarihin seyrini değiştirecek şekilde ayrılacaktır.
Hasan Sabbah'ın kurduğu Haşhaşi tarikatının kalesi Alamut, romanın ikinci önemli mekânıdır. Hayyam'ın rubailer el yazması, siyasi çalkantılar ve suikastler arasında elden ele dolaşır. Aşkı Cihan ile yaşadığı trajedi, Hayyam'ın dünyaya bakışını derinden etkiler.
Roman, yüzyıllar sonrasına, 1890'lara sıçrar. Amerikalı bir araştırmacı olan Benjamin O. Lesage, efsanevi Hayyam el yazmasının peşine düşer. Onun macerası, İran'da Kaçar Hanedanı döneminde geçer ve Batı'nın Doğu'ya ilgisiyle iç içe geçer. Lesage, aynı zamanda İran'ın Meşrutiyet Devrimi'ne tanıklık eder.
Romanın şaşırtıcı ve trajik finali, ünlü Titanic transatlantiğinde yaşanır. Lesage, bulduğu paha biçilmez el yazmasıyla birlikte gemidedir. Tarihin en meşhur deniz felaketi, yüzyıllık bir kültür hazinesinin kaderiyle kesişir. Maalouf, burada talih, kader ve tarihin ironik döngüleri üzerine düşündürür.
Semerkant, sadece tarihi olayları anlatan bir roman değil, aynı zamanda medeniyetlerin doğuşunu, çatışmasını ve kayboluşunu şiirsel bir dille sorgulayan bir başyapıttır. Amin Maalouf, okuyucuyu bir hazine avının heyecanıyla sürüklerken, arka planda şu soruyu sorar: “İnsanlığın en değerli hazineleri, onu taşıyanların kaderinden daha dayanıklı mıdır?”
Roman, Doğu'nun Altın Çağı'na, bilgeliğine ve kaybolan ihtişamına bir ağıt, aynı zamanda evrensel insani değerler üzerine zamansız bir hikayedir. 📖✨