İnsan, doğası gereği sosyal bir varlıktır. Günlük hayatımızda sürekli olarak başka insanlarla etkileşim halindeyiz, onları anlamaya, davranışlarını yorumlamaya ve gelecekteki eylemlerini tahmin etmeye çalışırız. İşte bu karmaşık zihinsel süreçlerin tamamı, sosyal biliş adı verilen psikolojinin bu ilgi çekici alt dalının konusudur.
Sosyal biliş, basitçe, insanların sosyal dünyayı nasıl algıladığı, yorumladığı, analiz ettiği ve hatırladığına dair çalışmaları kapsar. Yani, zihnimizin diğer insanlara, sosyal ilişkilere ve gruplara dair bilgiyi işleme biçimidir. Bu süreç, bir bilgisayarın veri işlemesine benzetilebilir; ancak bizim işlemcimiz, duygular, önyargılar ve geçmiş deneyimlerle şekillenir.
Sosyal biliş, birbirini besleyen birkaç temel zihinsel süreçten oluşur:
Başkalarının davranışlarını, duygularını ve niyetlerini duyularımız aracılığıyla algılama ve yorumlama sürecidir. Birinin yüz ifadesinden duygusunu anlamak buna güzel bir örnektir.
Zihnimiz, karmaşık sosyal bilgiyi hızlı bir şekilde işlemek için insanları belirli kategorilere ayırma eğilimindedir (örneğin, "öğretmen", "mühendis", "sporcu"). Bu, bilişsel bir kısa yoldur ancak kalıp yargıların (stereotiplerin) oluşmasına da zemin hazırlayabilir.
Başımıza gelen olayları veya başkalarının davranışlarını nedenlerle açıklama eğilimimizdir. "Sınavdan düşük not aldım çünkü sorular çok zordu" (dışsal yükleme) veya "Sınavdan düşük not aldım çünkü yeterince çalışmadım" (içsel yükleme) gibi.
Bir kişi, nesne veya fikir hakkındaki değerlendirmelerimizdir (olumlu, olumsuz veya nötr). Tutumlar, davranışlarımızı büyük ölçüde yönlendirir.
Zihnimiz mükemmel bir işlemci değildir. Sosyal biliş süreçlerimiz, hızlı karar verebilmek adına bizi sistematik hatalara, yani bilişsel önyargılara sürükleyebilir. İşte en yaygın olanlardan birkaçı:
Sosyal biliş, günlük yaşamımızın hemen her alanında kritik bir rol oynar:
Sosyal biliş, insan olmanın merkezinde yer alan bir süreçtir. Başkalarını ve kendimizi anlama çabamızı şekillendirir. Bu zihinsel süreçleri ve beraberindeki önyargıları anlamak, sadece psikolojik bir ilgi alanı değil, aynı zamanda daha empatik, adil ve etkili sosyal etkileşimler kurabilmek için değerli bir araçtır. Bir dahaki sefere birisi hakkında bir yargıda bulunduğunuzda, zihninizin arka planda nasıl çalıştığını düşünmek için bir an durun.