Bugün evlerimizin başköşesinde duran, haberden eğlenceye hayatımızın merkezinde yer alan televizyon, tek bir kişinin "icadı" olmaktan ziyade, onlarca bilim insanının katkısıyla gelişen kolektif bir buluştur. Zaman içinde şekillenen bu teknolojik harika, birçok mucidin fikirlerinin birleşiminden doğmuştur.
Televizyonun kökeni, 19. yüzyılın sonlarına kadar uzanır. "Uzaktan görme" anlamına gelen televizyon fikri, ilk olarak Paul Nipkow'un 1884'te geliştirdiği "Nipkow Diski" ile somutlaştı. Bu mekanik düzenek, görüntüyü tarayarak ışık sinyallerine dönüştürüyordu ve elektronik televizyonun öncüsü kabul edilir.
Modern televizyonun babası olarak iki isim öne çıkar:
Farnsworth'un patenti, büyük şirket RCA ve onun baş mühendisi Vladimir Zworykin ile bir patent savaşına yol açtı. Zworykin de "ikonoskop" adlı bir kamera tüpü geliştirmişti. Nihayetinde, Farnsworth'un önceliği kabul edildi ve patent hakkını elde etti.
Televizyon, Nipkow'un diski, Baird'in mekanik demonstrasyonu, Farnsworth'un elektronik devrimi ve Zworykin gibi diğer mühendislerin katkılarıyla, adım adım bugünkü halini aldı. Bu nedenle, televizyonu "falan kişi icat etti" demekten ziyade, birçok dehanın ortak eseri olarak görmek daha doğrudur. Televizyon, insanlığın görüntüyü elektriğe ve havaya dönüştürme tutkusunun, nihai ve en yaygın zaferidir.