Türk mitolojisi, köklü bir inanç sistemine ve zengin bir tanrılar panteonuna sahiptir. Bu panteonun en sevilen, en saygı duyulan ve en yaygın bilinen figürlerinden biri hiç şüphesiz Umay Ana'dır. Kadınların, çocukların, doğurganlığın ve bereketin koruyucu tanrıçası olan Umay, Türk kültür hafızasında derin izler bırakmıştır.
"Umay" kelimesinin kökeni tam olarak bilinmemekle birlikte, eski Türkçede "plasenta, eş (son)" anlamına gelen ve doğumla direkt bağlantılı bir kelimeden türediği düşünülmektedir. Bu da onun işlevini doğrudan açıklar niteliktedir. "Ana" unvanı ise onun anaç, koruyucu ve yaratıcı vasfını vurgular. Umay Ana inancı, en erken yazılı Türk belgeleri olan Orhun Yazıtları'nda dahi geçer. Bilge Kağan, kardeşi Kül Tigin'in ölümü için "Umay gibi annem hatunun kutu sayesinde ölecek yaşa eriştim" ifadesini kullanır, bu da Umay'ın kut (yaşam gücü, talih) bahşeden bir tanrıça olduğunu gösterir.
Umay Ana, Türk mitolojisinde belirgin bir şekilde olumlu, yapıcı ve hayat verici bir güçtür. Özellikleri şu şekilde sıralanabilir:
Umay Ana genellikle saçı uzun, beyaz giysili, güzel ve olgun bir kadın olarak tasvir edilir. En önemli sembolü, belki de kuşlardır. Özellikle ak kuşlar (turna, leylek, kuğu) ve bazen de inek onun kutsal hayvanlarıdır. Kuşların, onun dünyası ile insanların dünyası arasında bir elçi olduğuna inanılır.
İslamiyet'in kabulünden sonra Türk mitolojik figürleri birçoğu unutulmuş veya dönüşmüştür. Ancak Umay Ana'nın işlevleri ve sembolleri, halk inançlarında ve kültüründe varlığını sürdürmüştür:
Umay Ana, Türklerin yaşama, üremeye ve gelecek nesillere bakış açısını özetleyen bir tanrıçadır. O, hayatın kırılgan başlangıcını koruyan, bereketi ve şansı temsil eden, köklü bir ana-arketiptir. Günümüzde adı doğrudan anılmasa da, davranışlarımızda, geleneksel pratiklerimizde ve doğaya dair sevgi ve saygımızda onun kadim mirasını yaşatmaya devam ediyoruz. Umay Ana, Türk mitolojisinin en insani, en sıcak ve en hayat dolu yüzlerinden biridir.