Vatandaşlık, bir bireyin belirli bir devletle kurduğu hukuki ve siyasi bağdır. Bu bağ, kişiye o devletin sınırları içinde bir dizi hak ve özgürlük sağlarken, aynı zamanda bazı sorumluluklar da yükler. Vatandaşlık, modern ulus-devletlerin temelini oluşturan en önemli kavramlardan biridir.
Vatandaşlık kavramı, Antik Yunan şehir devletlerine (polis) kadar uzanır. Ancak o dönemdeki vatandaşlık, sınırlı bir kesime (köleler ve kadınlar hariç) ait bir statüydü. Modern anlamdaki vatandaşlık, Fransız Devrimi ile birlikte "eşitlik, özgürlük, kardeşlik" ilkeleri çerçevesinde şekillenmeye başlamıştır.
Bir devletin anayasası ve yasalarıyla tanımlanan, kişiyi o devletin bir üyesi yapan yasal bağdır. Doğumla (jus soli - toprak esası veya jus sanguinis - kan esası) veya sonradan kazanılabilir (örn. evlilik, başvuru).
Bireyin, içinde yaşadığı toplumla duygusal ve kültürel bağlar kurması, kendini o toplumun bir parçası olarak hissetmesidir.
Bireyin yalnızca bir devletin vatandaşı olmasıdır. Türkiye'de genel kural budur.
Bireyin iki farklı devletin vatandaşı olmasıdır. İki ülkenin de yasaları izin veriyorsa mümkündür. Her iki ülkenin de hak ve sorumluluklarını taşır.
Bir AB üyesi ülkenin vatandaşı olan herkes, otomatik olarak AB vatandaşı sayılır ve diğer AB ülkelerinde serbest dolaşım, çalışma ve yerel seçimlerde oy kullanma gibi ek haklara sahip olur.
Günümüzde vatandaşlık, pasif bir haklar toplamı olmaktan çıkıp, aktif katılım gerektiren bir rol haline gelmiştir. Aktif vatandaş:
Vatandaşlık, bireyi "yabancı" veya "misafir" statüsünden çıkarıp, toplumun eşit ve söz sahibi bir üyesi yapar. İnsan onuruna yakışır bir yaşam sürmenin, temel haklara sahip olmanın ve toplumun geleceğini şekillendirmede rol almanın yasal zeminidir. Modern demokrasiler, ancak haklarını bilen ve sorumluluklarını üstlenen aktif vatandaşlarla ayakta kalabilir ve gelişebilir.
Vatandaşlık, sadece bir pasaporta sahip olmak değil, ait olduğunuz toplum için sorumluluk almak ve onun bir parçası olmaktır. 🌟