1606 yılında imzalanan Zitvatorok Antlaşması, Osmanlı İmparatorluğu ile Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu (Habsburg Monarşisi) arasında, 1593-1606 yılları arasında süren Uzun Savaş'ı (Osmanlı-Avusturya Savaşı) sona erdiren bir barış antlaşmasıdır. İmzalandığı yer, günümüzde Slovakya sınırları içinde bulunan Žitava ve Tuna nehirlerinin birleştiği noktadır. Bu antlaşma, sadece bir savaşı bitiren bir belge olmanın ötesinde, Avrupa siyasi tarihinde derin bir dönüm noktası olarak kabul edilir.
Antlaşmanın hükümleri, geleneksel Osmanlı bakış açısında radikal sayılabilecek değişiklikler içeriyordu:
Bu antlaşmanın önemi, maddi kazanç veya kayıpların ötesinde, sembolik ve siyasi alandadır:
Osmanlı İmparatorluğu, 1526 Mohaç ve 1529 I. Viyana Kuşatması ile Avrupa'da kurduğu askeri ve psikolojik üstünlüğü yavaş yavaş kaybetmeye başladığının resmi belgesiyle karşılaştı. Uzun ve yıpratıcı bir savaşın sonunda "eşit" şartlarda antlaşma imzalamak, Avrupa devletlerine Osmanlı'nın da yenilebileceği ve pazarlık yapılabileceği mesajını verdi.
Avusturya Arşidükü'nün "Kayser" (İmparator) olarak tanınması, Osmanlı devlet geleneğinde bir ilkti. Bu, Avrupa siyasi hiyerarşisinin Osmanlı tarafından fiilen kabulü anlamına geliyordu ve gelecekteki uluslararası ilişkilerin seyrini değiştirdi.
Sürekli bir gelir kaynağı olan yıllık verginin kaldırılması, maliyeyi olumsuz etkiledi. Ayrıca, savaşın uzun sürmesi ve kesin bir zaferle sonuçlanmaması, Kapıkulu Ocakları ve Tımarlı Sipahiler gibi geleneksel ordunun etkinliğinin azaldığını gösterdi. Bu, içeride Celali İsyanları ile de birleşince, devletin merkezi otoritesinin sarsıldığı bir dönemin habercisi oldu.
Antlaşma, Habsburg Hanedanı'nın Doğu'daki en büyük tehdit olan Osmanlı baskısından kısmen kurtulmasını sağladı. Bu, Habsburglar'ın güçlerini Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu içindeki diğer meselelere ve Otuz Yıl Savaşları'na (1618-1648) yoğunlaştırmasına olanak tanıdı.
Zitvatorok Antlaşması, Osmanlı tarih yazımında genellikle "Duraklama Dönemi"nin başlangıç noktalarından biri olarak kabul edilir. Kanuni Sultan Süleyman dönemindeki zirveden sonra, hem askeri hem de siyasi anlamda Avrupa karşısında göreli bir gerilemenin ilk resmi itirafıdır. Osmanlı, hala büyük bir güç olmaya devam etse de, artık mutlak üstünlük iddiasını sürdüremeyeceğini anlamıştır. Bu antlaşma, gelecek yüzyıllarda yaşanacak toprak kayıpları ve diplomatik geri çekilişlerin öncü sinyali niteliğindedir.
Sonuç olarak, Zitvatorok, sadece harita üzerinde küçük değişiklikler yapan bir barış antlaşması değil, bir dünya görüşünün ve uluslararası sistemin değiştiğinin belgesidir. Osmanlı'nın "cihanşümul" (evrensel) imparatorluk iddiasının yerini, diğer güçlü devletlerle rekabet ve mücadele etmek zorunda olduğu yeni bir jeopolitik gerçekliğe bıraktığını simgeler.