Soru:
"Augustinus" ve "Aquinas" gibi Hristiyan filozoflar, Antik Yunan filozoflarının (örneğin Platon ve Aristoteles) eserlerini neden reddetmek yerine, onları yorumlayıp Hristiyan öğretisiyle uzlaştırmaya çalışmışlardır? Bu durum, Hristiyan Felsefesi'nin hangi özelliğini gösterir?
- A) Din merkezli oluşunu ve evrensel hakikat arayışını
- B) Bilimsel yöntemi temel aldığını
- C) İnancı tamamen reddettiğini
- D) Skolastik düşüncenin sadece eleştirel olduğunu
Çözüm:
💡 Bu soru, Hristiyan Felsefesi'nin diğer felsefi geleneklerle olan ilişkisini ve sentezci karakterini anlamamızı sağlıyor.
- ➡️ 1. Adım: Hristiyan Felsefesi, kendinden önceki pagan (çok tanrılı) kaynakları tümüyle reddetmemiştir. Aksine, bu kaynaklardaki doğru ve hakikat olarak görülen kısımları benimsemiştir.
- ➡️ 2. Adım: Augustinus, Platon'cu fikirleri; Aquinas ise Aristoteles'çi felsefeyi Hristiyan inancıyla bağdaştırmak için büyük çaba harcamıştır. Onlara göre, akıl da Tanrı'nın bir lütfu olduğu için, onun ürünü olan doğru fikirler de Tanrı'dan geliyor olabilir.
- ➡️ 3. Adım: Bu sentez çabası, Hristiyan Felsefesi'nin din merkezli olduğunu gösterir. Çünkü amaç, tüm hakikatleri (nereden gelirse gelsin) tek ve mutlak hakikat kaynağı olan Tanrı inancı etrafında birleştirmek ve evrensel bir sistem kurmaktır.
- ➡️ 4. Adım: B seçeneği bilimsel yöntemle ilgili değildir. C seçeneği tamamen hatalıdır. D seçeneği ise Skolastizmin eleştirel yönünü vurgulasa da, burada asıl vurgu "sentez" ve "uzlaştırma" üzerinedir.
✅ Sonuç: Bu durum, Hristiyan Felsefesi'nin A seçeneğinde belirtilen özelliğini yansıtır.