18 Mart Çanakkale Zaferi, Türk milletinin tarihine altın harflerle yazılmış bir destandır. Bu destan, yalnızca savaş meydanlarında değil, edebiyatın ve sanatın kalbinde de yerini almıştır. Şairlerimiz, o günlerin kahramanlığını, acısını, vatan sevgisini ve fedakarlığı, dizelere dökerek ölümsüzleştirmiştir. İşte, her okunduğunda yürekleri titreten, gözleri yaşartan o şiirlerden bazıları ve onların hikayeleri...
Bu şiirler, sadece kelimelerden ibaret değil; her biri bir ruhtur, bir haykırıştır. İşte en çok bilinen ve etkileyici Çanakkale şiirlerinden örnekler:
"Şu Boğaz Harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?
En kesif orduların yükleniyor dördü beşi."
Mehmet Akif Ersoy'un bu destansı şiiri, adeta bir belgesel niteliğindedir. Şair, savaşın dehşetini, düşmanın gücünü ve buna rağmen Türk askerinin iman dolu göğsüyle nasıl direndiğini anlatır. Özellikle "Bedrin aslanları ancak, bu kadar şanlı idi" gibi mısralar, geçmişle bugün arasında köprü kurarak okuyucuyu tarihin derinliklerine götürür. Şiirin sonlarına doğru şehitlere sesleniş, her okuyanı derinden etkiler.
"Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir."
Belki de Çanakkale denilince akla gelen ilk iki dizedir. Bu kısa ama çarpıcı şiir, şehitliğin kutsallığını ve üzerinde yaşadığımız toprakların bedelini hatırlatır. Sade bir anlatımla, muazzam bir duygu yüklenmiştir. Okuyucu, kendini bir anda Gelibolu'da, şehitler diyarında bir yolcu olarak bulur.
"Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?
'Gömelim gel seni tarihe' desem, sığmazsın."
Arif Nihat Asya'nın coşkulu ve lirik üslubuyla yazdığı bu şiir, Çanakkale'yi bir mezardan ziyade, sığdırılamayacak kadar büyük bir abide olarak tasvir eder. Şiir, zaferin büyüklüğünü ve şehitlerin azametini vurgular.
Bu şiirlerin kalplere bu denli dokunmasının birkaç sebebi vardır:
18 Mart şiirleri, tarih kitaplarında anlatılanları duygusal bir boyuta taşır. Rakamlar ve stratejiler yerine, 15 yaşında cepheye koşan gencin heyecanını, siperde arkadaşının ölümüne ağlayan askerin hüznünü, "Çanakkale Geçilmez" diye haykıran bir milletin gururunu hissettirir. Bu yönüyle, bu şiirler sadece edebi metin değil, bir neslin ruhunu yansıtan aynalardır.
Her 18 Mart'ta, bu şiirler tekrar tekrar okunur, bestelenmiş halleri dinlenir. Sosyal medyada paylaşılır, genç kuşaklara aktarılır. Bu, zaferin yalnızca bir gün değil, daima hatırlanması ve şehitlerimizin ruhlarının her mısrada yaşatılması içindir.
Sonuç olarak, 18 Mart Çanakkale şiirleri, kağıda dökülmüş gözyaşları ve zafer çığlıklarıdır. Onları okurken hissettiğimiz o derin hüzün ve tarifsiz gurur, aslında atalarımıza olan minnet borcumuzun ve vatan sevgimizin bir yansımasıdır. Ruhları şad olsun.