Jane Austen'ın ölümsüz eseri Akıl ve Tutku, Elinor ve Marianne Dashwood adlı iki kız kardeşin, aşk ve evlilik arayışlarında yaşadıkları duygusal çatışmaları konu alır. Roman, 19. yüzyıl İngiltere'sinde, kadınların toplumsal konumunu ve evlilik kurumunu eleştirel bir bakış açısıyla sunar.
Dashwood ailesi, babalarının ölümü üzerine malikanelerini kaybeder ve maddi sıkıntılarla karşı karşıya kalır. Bu durum, kız kardeşlerin evlilik piyasasında daha da dikkatli olmalarını gerektirir. Elinor, Edward Ferrars'a karşı derin bir sevgi besler ancak Edward'ın nişanlı olduğu söylentileri Elinor'u derinden etkiler. Elinor, duygularını içinde yaşayarak, ailesine destek olmaya çalışır.
Marianne ise, yakışıklı ve karizmatik John Willoughby'ye aşık olur. Marianne, duygularını açıkça ifade etmekten çekinmez ve Willoughby ile tutkulu bir ilişki yaşar. Ancak Willoughby'nin aniden ortadan kaybolması, Marianne için büyük bir yıkım olur. Kalbi kırılan Marianne, hastalanır ve hayata küser.
Roman boyunca, Elinor ve Marianne, aşkın farklı yönlerini deneyimlerken, akıl ve tutku arasındaki dengeyi bulmaya çalışırlar. Elinor, mantığıyla hareket ederek hayatta kalmaya çalışırken, Marianne, tutkularının peşinden gitmenin bedelini ağır öder. Sonunda, her iki kız kardeş de, aşkta mutluluğu bulur. Elinor, Edward ile evlenirken, Marianne, Albay Brandon ile evlenerek, daha sakin ve huzurlu bir hayata başlar.