Gökdelenlerin cam kenarından uzak durmak, dağ yollarında gözleri kapamak veya bir merdivende birkaç basamak yukarı çıktığınızda bile içinize bir korku salan baş dönmesi hissi... Bu tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Akrofobi, yani spesifik fobi türlerinden biri olan yükseklik korkusu, toplumda oldukça yaygın görülen bir kaygı bozukluğudur. Bu yazıda, akrofobiyi, belirtilerini ve onu basit bir endişeden ayıran özellikleri ele alacağız.
Akrofobi, gerçek bir tehdit oluşturmayan veya oluşturma ihtimali düşük olan yüksek yerlerden aşırı, mantıksız ve sürekli bir korku duyma halidir. Sıradan bir tedbirlilik veya çekingenlikten farklı olarak, kişinin günlük yaşamını, seyahat planlarını veya işini etkileyebilir. Örneğin, ofisi yüksek bir katta olan birinin işe gitmekten kaçınması gibi sonuçlar doğurabilir.
Belirtiler, sadece zihinsel değil, fiziksel olarak da kendini gösterebilir. Yüksek bir yerde bulunma veya bulunmayı düşünme durumunda ortaya çıkarlar:
Akrofobi, en yaygın spesifik fobilerden biridir. Araştırmalar, toplumun yaklaşık %3-6'sının klinik düzeyde akrofobi yaşadığını, çok daha yüksek bir oranın ise hafif düzeyde yükseklik kaygısı taşıdığını göstermektedir. Her yaştan insanda görülebilir, ancak genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde başlar.
Akrofobi, tedavisi mümkün bir durumdur. En etkili yöntemler genellikle psikoterapi odaklıdır:
Akrofobi, utanılacak veya saklanacak bir durum değil, yaygın ve tedavi edilebilir bir kaygı bozukluğudur. Eğer yükseklik korkunuz hayatınızın kalitesini düşürüyor, planlarınızı kısıtlıyorsa, bir psikolog veya psikiyatristten profesyonel destek almak en doğru adım olacaktır. Unutmayın, uygun destekle bu korkunun üstesinden gelmek ve özgürlüğünüzü geri kazanmak mümkün.