Yusuf Atılgan'ın 1973 yılında yayımlanan ve modern Türk edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan Anayurt Oteli, toplumsal normların dışına çıkmış bir bireyin iç dünyasına yapılan unutulmaz bir yolculuktur. Roman, sıradan görünen bir taşra otelinde, sıradan olmayan bir karakterin psikolojik çözülüşünü anlatır.
Roman, Zebercet'in oteldeki monoton hayatıyla başlar. Her şey, adını bile öğrenemediği, çekici bir kadının otelde bir gece kalmasıyla değişir. Kadın ertesi sabah gider, ancak arkasında bir parfüm kokusu ve Zebercet'in zihninde onulmaz bir boşluk bırakır. Zebercet, kadının döneceği umuduyla saplantılı bir bekleyişe girer.
Bu bekleyiş, onun zaten kırılgan olan ruhsal dengesini iyice bozar. Kadına yazdığı mektuplar, onun eşyalarına duyduğu takıntı, zamanla yerini gerçeklikle bağı koparan, sapkın eylemlere bırakır. Zebercet, otelin işleyişini ve kendi benliğini adım adım kaybeder. Roman, bu içsel çöküşün dışavurumuyla trajik bir sona ilerler.
Zebercet, hem toplumdan hem de kendi benliğinden yabancılaşmıştır. Otel, onun dünyadan soyutlandığı bir hapishane, bir "anayurt" haline gelir.
Kadın, Zebercet için bir aşk objesi değil, hayatına anlam katacak tek umut ışığıdır. Bu umudun peşinde, gerçeklikten tamamen kopar.
Otel, romanın adeta bir karakteridir. Koridorları, odaları, eşyalarıyla Zebercet'in iç dünyasının bir yansıması, ruh halinin fiziksel karşılığıdır.
Roman boyunca hissedilen kasvet ve bunaltının kaynağı, Zebercet'in içinde sıkışıp kaldığı ve anlamsızlaşan zamandır.
Yusuf Atılgan, "kesik" ve "devrik" cümlelerle, iç monolog ve bilinç akışı tekniklerini ustaca kullanır. Anlatım, çoğunlukla Zebercet'in bakış açısından ilerler, böylece okur onun karmaşık ve rahatsız edici iç dünyasına doğrudan tanık olur. Detaylara verilen önem (bir eşyanın duruşu, bir ses, bir koku) atmosferi ve karakterin psikolojisini güçlendirir.
Roman, 1986 yılında Ömer Kavur tarafından aynı adla sinemaya uyarlanmış ve büyük beğeni toplamıştır. Anayurt Oteli, Türk edebiyatında bireyin içsel çatışmalarını, toplumsal uyumsuzluğunu ve psikolojik çöküşünü bu denli derinlikli ve çarpıcı anlatan az sayıdaki başyapıttan biridir. Zebercet karakteri, unutulmaz bir edebi anti-kahraman olarak hafızalara kazınmıştır.
Sonuç olarak, Anayurt Oteli sadece bir "otel öyküsü" değil, insan ruhunun karanlık dehlizlerine, yalnızlığın ve umudun nelere sebep olabileceğine dair zamansız ve etkileyici bir başyapıttır.