Günlük hayatta, yazılı veya sözlü iletişim kurarken bazen cümlelerimiz istediğimiz anlamı tam olarak vermez, kulağa tuhaf gelir veya yanlış anlaşılır. İşte bu durumların çoğu, dilimizdeki anlatım bozukluklarından kaynaklanır. Peki, tam olarak nedir bu anlatım bozuklukları?
Anlatım bozukluğu, bir cümlenin dil bilgisi kurallarına uygun olmasına rağmen, anlam, mantık, dil bilgisi veya sözcük seçimi açısından kusurlu olması durumudur. Başka bir deyişle, cümlenin doğru kurulmuş ama iyi kurulmamış olmasıdır. İletişimde açıklık, duruluk ve akıcılığı bozar.
"Bu sorunu mutlaka kesinlikle çözmeliyiz." → "Mutlaka" ve "kesinlikle" aynı anlamdadır. Biri gereksizdir.
"Çok fakir bir yemek yedik." → Burada "fakir" değil, "basit" veya "sade" denmelidir.
"Onu parkta gördüm." → "O" kim? Kişi mi, eşya mı? Belirsiz.
"Elif ve Can gelmedi." → Özne çoğul (onlar) olduğu için yüklem "gelmediler" olmalıdır.
"Bu konuda senin fikrine katılıyorum." → Doğrusu "senin fikrini" şeklinde olmalıdır.
"Bacağı kırılmış, hatta hastaneye kaldırılmış." → Mantık sıralaması yanlış. Önce hastaneye kaldırılır, sonra bacağının kırık olduğu anlaşılır.
Anlatım bozuklukları, dilimizi güzel ve etkili kullanmanın önündeki engellerdir. Bunların farkına varmak ve düzeltmek, hem günlük hayatta hem de akademik ve profesyonel alanlarda çok daha güçlü bir iletişimci olmamızı sağlar. Unutmayın, dilimiz düşüncelerimizin evidir. Bu evi sağlam ve düzenli tutmak ise hepimizin görevidir.
Bir dahaki yazı veya konuşmanızda cümlelerinize biraz daha dikkatle bakın; belki de küçük bir düzeltmeyle çok daha mükemmel hale gelebilirler! ✨