Vücudumuzun savunma sistemi, yabancı maddeleri tanımak ve onlara karşı savaşmak üzere karmaşık bir mekanizma geliştirmiştir. Bu sistemin iki önemli kahramanı antijenler ve antikorlardır. Özellikle kan nakillerinde ve organ transplantasyonlarında hayati önem taşıyan bu kavramlar, kan gruplarının temelini oluşturur.
Vücuda giren ve bağışıklık sistemini harekete geçiren yabancı moleküllerdir. "Antijen" kelimesi, ANTIbody GENerator (antikor üreticisi) ifadesinden türemiştir.
Bağışıklık sistemi tarafından üretilen, antijenlere özgül olarak bağlanan ve onları etkisiz hale getirmeye çalışan proteinlerdir (immünoglobulinler).
Kan grupları, kırmızı kan hücrelerinin (alyuvarlar) yüzeyinde bulunan antijenlere göre belirlenir. En önemli iki sistem ABO ve Rh faktörüdür.
Bu sistem, A ve B adlı iki antijenin varlığı veya yokluğu üzerine kuruludur. İlginç olan, plazmada kendi kırmızı hücrelerinizde bulunmayan antijenlere karşı doğal antikorlar bulunmasıdır.
| Kan Grubu | Alyuvardaki Antijen | Plazmadaki Antikor | Genotip* |
|---|---|---|---|
| A | A Antijeni | Anti-B | AA veya AO |
| B | B Antijeni | Anti-A | BB veya BO |
| AB | A ve B Antijenleri | Yok | AB |
| 0 | Antijen Yok (H antijeni var) | Anti-A ve Anti-B | 00 |
*O aleli, işlevsel antijen üretmez.
Yanlış kan naklinde, alıcının plazmasındaki antikorlar vericinin alyuvarlarındaki antijenlere bağlanır. Bu, aglütinasyon (çökelme) ve hemoliz (alyuvar parçalanması) ile sonuçlanarak hayati tehlike yaratır.
Rh (Rhesus) faktörü, kırmızı kan hücrelerinde bulunan yaklaşık 50 antijeni ifade eder. En önemlisi D antijenidir.
Önemli not: Rh- bir kişi, Rh+ kanla ilk karşılaşmada antikor üretir. İkinci karşılaşmada ise ciddi bir immün reaksiyon gelişir. Bu durum, yenidoğanın hemolitik hastalığına (Rh uyuşmazlığı) yol açabilir.
Sonuç olarak, antijen ve antikor etkileşimi sadece kan gruplarını değil, tüm bağışıklık sistemimizin işleyişini anlamamızı sağlayan temel bir biyolojik prensiptir. Bu bilgi, modern tıbbın pek çok alanında hayat kurtarıcı uygulamalara olanak tanımaktadır.