Antik Yunan panteonunun en çok yönlü, saygı duyulan ve güzel tanrılarından biri olan Apollo (ya da Apollon), sadece Güneş tanrısı olarak değil, aynı zamanda sanat, müzik, şiir, kehanet, tıp ve okçuluk gibi birçok alanın koruyucusuydu. Zeus ve Leto'nun oğlu, Artemis'in ikiz kardeşi olan Apollo, Olimpos'un on iki büyük tanrısından biriydi ve hem Yunan hem de Roma dünyasında büyük bir kültüre sahipti.
Apollo, birçok sembolle tasvir edilir. En belirgin özellikleri:
Apollo, zamanla Helios ile özdeşleştirilerek Güneş'in ve saf ışığın tanrısı kabul edilmiştir. Onun ışığı sadece fiziksel değil, aynı zamanda gerçeğin, aklın ve kehanetin aydınlatıcı ışığıdır. Karanlık ve kaosun karşısında düzen ve aydınlanmayı temsil eder.
Apollo, Musalar'ın (Muse'lar) lideri olarak kabul edilirdi. Liri ile çıkardığı ilahi sesler, Olimpos'taki tanrıları bile büyülerdi. Marsyas ve Pan gibi müzikte onunla yarışmaya kalkanlar, genellikle trajik sonuçlarla karşılaşmıştır. Bu yönüyle, sanatta ilham, uyum (armoni) ve kusursuzluğun kaynağıdır.
Apollo'nun en önemli kült merkezleri, kehanet ocaklarıydı. En ünlüsü Delphi'deki tapınağıydı. Burası antik dünyanın merkezi ("Dünyanın Göbeği") kabul edilir ve rahibesi Pythia aracılığıyla geleceğe dair bilmeceli kehanetler verirdi. Apollo, burada "Phoibos" (Saf, Parlak) sıfatıyla anılırdı.
Apollo paradoksal bir şekilde hem hastalık getirebilir hem de iyileştirebilirdi. Öfkelendiğinde veba okları gönderir, yatıştırıldığında ise şifa verirdi. Oğlu Asklepios, tıbbın tanrısı olarak onun bu yönünü devralmıştır.
Apollo'ya adanmış en önemli tapınaklar Delphi (kehanet), Delos (doğum yeri) ve Didim'deydi. Onun adına düzenlenen Pythian Oyunları, Olimpiyat Oyunları kadar önemliydi. Günümüzde Apollo, sanat, bilim ve aklın sembolü olarak anılır. NASA'nın Ay'a insan gönderme projesine onun adını vermesi, onun uzak hedeflere ulaşma, keşif ve aydınlanma ile olan çağrışımından kaynaklanmaktadır.
Sonuç olarak Apollo, antik dünyanın karmaşık, çok boyutlu ve ideal güzellik ile aklın birleşimi olarak görülen bir tanrısıydı. Işığı, hem gökyüzünü aydınlatır hem de insanın iç dünyasına yol gösterirdi.