Felsefe tarihinin en kadim ve heyecan verici sorularından biri: "Her şeyin temelinde, kökeninde (arkhe'sinde) yatan şey nedir?" İlk filozoflar, mitolojik açıklamaların ötesine geçerek, gözlemlenen çokluğun (var olan her şeyin) ardındaki temel ilke (arkhe)yi akıl yoluyla aradılar. İşte bu arayış, "Arkhe Sorunu" olarak bilinir ve Batı felsefesinin ve bilimsel düşüncenin doğuşuna işaret eder.
Arkhe (ἀρχή), Antik Yunanca'da "başlangıç", "ilk ilke", "kaynak" veya "temel madde" anlamlarına gelir. Filozoflar için arkhe, her şeyin kendisinden çıktığı, her şeyin ona döndüğü, değişmeyen tek ve nihai gerçekliktir.
Milet Okulu (Doğa Filozofları) ile başlayan bu serüvende, her filozof farklı bir cevap önererek düşünce dünyamızı zenginleştirdi.
Arkhe'si: Su
Gözlemleri sonucu, hayatın kaynağı olan, bulut, buz ve sıvı haline geçebilen suyun, her şeyin temel maddesi olduğunu öne sürdü. Önemli olan cevabı değil, soruyu doğaüstü değil, doğal bir cevapla açıklama çabasıydı.
Arkhe'si: Apeiron (Sınırsız ve Belirsiz Olan)
Thales'in öğrencisi, belirli bir maddenin (su, hava vb.) diğerlerine nasıl dönüşebileceğini sorguladı. Ona göre arkhe, duyularla algılanamayan, sınırsız, sonsuz ve ebedi olan Apeiron'du. Karşıtlar (sıcak-soğuk, kuru-yaş) buradan ayrılıp birleşerek varlıkları oluşturuyordu.
Arkhe'si: Hava
Anaximandros'un soyut apeiron'una karşılık, somut ama yine de kapsayıcı bir cevap aradı. Ona göre her şeyin aslı havaydı. Hava, yoğunlaşma ve seyrekleşme ile ateş, rüzgar, bulut, su, toprak ve taşa dönüşüyordu. Bu, nitel değişimden (dönüşüm) ziyade nicel bir değişim (mekanik bir süreç) fikrini getirdi.
Bu ilk düşünürlerin arayışı sadece bir "madde" listesi değildi. Onlar:
Arkhe sorunu, insan aklının evreni anlama ve köklerini bulma konusundaki bitmeyen, etkileyici macerasının ilk ve en saf halidir. Thales'in suyundan Demokritos'un atomuna uzanan bu yol, bugün modern fizikte "her şeyin teorisi" arayışıyla hâlâ devam etmektedir.