İvan Turgenyev'in 1862'de yayımlanan başyapıtı Babalar ve Oğullar, sadece Rus edebiyatının değil, dünya edebiyatının da kilometre taşlarından biridir. Roman, 19. yüzyıl Rusya'sında eski ile yeni, gelenek ile modernite arasında sıkışıp kalmış bir toplumu ve bu toplumun içindeki derin kuşak çatışmasını ele alır. Ancak romanı bu kadar önemli kılan asıl unsur, edebiyat tarihinde ilk kez bu kadar güçlü bir şekilde işlenen "nihilizm" felsefesidir.
Roman, arkadaşı Arkady Kirsanov ile birlikte üniversiteden mezun olup babasının malikânesine dönen genç Yevgeni Bazarov'un etrafında şekillenir. Bazarov, kendisini bir "nihilist" olarak tanımlayan, son derece zeki, sert ve alaycı bir tıp öğrencisidir. Onun karşısında ise, romantizme, sanata ve geleneksel değerlere sıkı sıkıya bağlı olan Arkady'nin amcası Pavel Petroviç Kirsanov yer alır. Bu iki karakterin fikir çatışmaları, romanın temel eksenini oluşturur.
Romanda Bazarov'un savunduğu nihilizm, "hiççilik" olarak da bilinen bir felsefi akımdır. Temelinde, kurulu düzene, otoriteye, geleneksel değerlere ve inançlara karşı köklü bir şüphe ve reddediş vardır. Nihilistlere göre, toplumun kutsal saydığı hiçbir şeyin mutlak bir değeri yoktur.
Bazarov'un ağzından nihilizmin temel prensipleri şunlardır:
Romanın en unutulmaz sahnelerinden biri, Bazarov ve Pavel Petroviç arasında geçen ideolojik düellodur. Pavel, asilzade bir Rus aydınıdır; İngilizce konuşur, şık giyinir ve "ilerici" olduğunu düşünür. Ancak Bazarov onun ve temsil ettiği sınıfın tüm değerlerini yerle bir eder.
Bu çatışma, sadece iki insan arasındaki bir tartışma değil, iki farklı dünya görüşünün, iki çağın çarpışmasıdır.
Turgenyev, karakterlerini basit birer sembol olmaktan çıkarır. Bazarov, duygularını inkâr etse de aşka yenik düşer. Arkady, zamanla Bazarov'un etkisinden kurtularak kendi yolunu bulur. Romanın en trajik unsuru ise Bazarov'un beklenmedik sonudur. Tifüs hastalığından ölümü, onun bir doktor olarak kaderiyle ve hayatın onun katı maddici felsefesine bile galip gelişiyle yüzleşmesine sahne olur.
Babalar ve Oğullar, yayımlandığı dönemde hem muhafazakârlar hem de radikaller tarafından tepkiyle karşılanmış olsa da, zamanla bir klasik haline gelmiştir. Roman, sadece kuşak çatışmasını değil, aynı zamanda bir insanın inandığı fikirlerle kendi doğası arasındaki içsel çatışmayı da derinlemesine işler. Bazarov karakteri, nihilizmin edebiyattaki ilk ve en güçlü temsilcisi olarak, okuyucuyu "İnandığımız her şeyi reddetmek mümkün müdür?" ve "Bu reddediş bizi nereye götürür?" gibi temel sorularla baş başa bırakır.