Hindistan tarihinin en görkemli ve kültürel mirası zengin imparatorluklarından biri olan Babür Devleti, 1526'dan 1858'e kadar varlığını sürdürmüştür. Bu büyük devletin temellerini atan kişi, sadece bir fatih değil, aynı zamanda bir devlet adamı, şair ve hatırat yazarı olan Zahîrüddin Muhammed Babür'dür.
Babür (14 Şubat 1483 - 26 Aralık 1530), Türk-Moğol kökenli bir hükümdardı. İki büyük fatihin torunuydu:
Bu soylu miras, onun hem askeri dehasını hem de imparatorluk vizyonunu şekillendirdi.
Babür'ün hayatı, genç yaştan itibaren taht mücadeleleriyle geçti:
Afganistan'da Kabil'i ele geçirdikten sonra, Hindistan'ın zenginliği ve siyasi parçalanmışlığı onun dikkatini çekti. 1526'da, Panipat'ın Birinci Muharebesi'nde Delhi Sultanı İbrahim Lodi'yi yenerek Babür Devleti'nin temelini attı.
Babür, sadece bir fatih değildi. Kurduğu devlete özgün bir kimlik kazandırdı:
1530'da Agra'da vefat eden Babür, vasiyetinde oğlu Hümayun'a büyük bir imparatorluk bıraktı. Onun kurduğu devlet, torunları Ekber Şah, Cihangir ve Şah Cihan döneminde altın çağını yaşayacak, Tac Mahal gibi dünya mirası eserler verecekti.
Babür, sadece bir devlet kurmakla kalmadı, Hindistan tarihinde yeni bir çağ başlattı. Türk-İslam kültürü ile Hint geleneğini kaynaştıran, mimariden edebiyata zengin bir miras bırakan bir sentezin mimarı oldu. Bugün dünyanın hayranlıkla izlediği Babür mimarisi ve kültürü, onun vizyoner liderliğinin bir ürünüdür.
Not: Babür'ün kurduğu imparatorluk, 1858'de İngiliz sömürge yönetiminin resmen başlamasıyla sona ermiş, ancak bıraktığı kültürel miras günümüzde hâlâ yaşamaktadır.