Soğuk Savaş döneminde (1947-1991) dünya, iki ana siyasi ve askeri kampa ayrılmıştı. Bu kamplardan biri, Batı Bloku'ydu. Batı Bloku, temel olarak Amerika Birleşik Devletleri (ABD) önderliğindeki, demokratik ve kapitalist devletlerden oluşan bir ittifaktı. Bu blok, Sovyetler Birliği'nin önderlik ettiği komünist Doğu Bloku'na karşı bir güvenlik ve ideolojik mücadele içindeydi.
NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü), Batı Bloku'nun en somut ve güçlü ifadesiydi. 4 Nisan 1949'da Washington Antlaşması ile kuruldu.
NATO, temel olarak "kolektif savunma" prensibine dayanır. Bu, üye ülkelerden birine yapılan saldırının tüm üyelere yapılmış sayılacağı anlamına gelir. Bu prensip, NATO Antlaşması'nın en ünlü 5. Maddesi ile güvence altına alınmıştır.
🇹🇷 Türkiye, Sovyet tehdidine karşı stratejik konumu nedeniyle 1952'de NATO'ya katılmıştır.
Batı Bloku sadece askeri değil, aynı zamanda ekonomik bir yapılanmaydı. ABD, II. Dünya Savaşı'nda yıkıma uğrayan Avrupa ülkelerini komünizme karşı güçlendirmek ve kendi yanında tutmak için Marshall Planı'nı (Avrupa Kalkınma Planı) hayata geçirdi. Bu planla ABD, Avrupa'ya milyarlarca dolar ekonomik yardım yapmış, böylece Batı Bloku'nun ekonomik temellerini sağlamlaştırmıştır.
Batı Bloku'nun karşısında, Sovyetler Birliği'nin liderliğindeki Doğu Bloku bulunuyordu. Bu blok, Varşova Paktı (NATO'ya cevaben kurulan askeri ittifak), COMECON (ekonomik iş birliği örgütü) ve komünist ideoloji etrafında şekillenmişti.
Soğuk Savaş'ın 1991'de sona ermesi ve Sovyetler Birliği'nin dağılmasıyla Doğu Bloku tarihe karıştı. Ancak Batı Bloku'nun temel kurumları olan NATO ve AB varlıklarını sürdürdü, hatta genişlemeye devam etti. Günümüzde NATO, üye sayısını artırarak küresel bir güvenlik örgütü haline gelmiştir.