Nikolay Gogol'ün 1835'te yayımlanan Bir Delinin Hatıra Defteri, sadece 30 sayfalık bir uzun öykü olmasına rağmen, edebiyat tarihinde derin izler bırakmış bir başyapıttır. Gogol, bu kısa ama yoğun metinde, toplumsal hiyerarşi, kimlik bunalımı ve akıl sağlığı kavramlarını, okuyucuyu adeta bir "deli"nin zihninde yolculuğa çıkarak sorgulatıyor.
Hikaye, Petersburg'da küçük bir memur olan Aksentiy İvanoviç Poprişçin'in günlükleri şeklinde ilerler. Başlarda sıradan, hatta komik sayılabilecek olayları kaydeden Poprişçin, zamanla toplumdaki konumuna, departman müdürünün kızına duyduğu platonik aşka ve sosyal statü farklılıklarına takıntılı hale gelir. Onun "deliliği", aslında katı sosyal sınıf yapısının ve anlamsız bürokrasinin bir ürünüdür. Gogol, kahramanının giderek dağılan zihnini, okuru da şüpheye düşürecek bir ustalıkla aktarır: Gerçekten deli mi, yoksa deli denilerek susturulan bir hakikat arayıcısı mı?
Gogol, bu eserle birkaç katmanlı bir anlatı sunar:
Bir Delinin Hatıra Defteri, sadece Rus edebiyatında değil, dünya edebiyatında da "bürokrasi eleştirisi" ve "psikolojik çözümleme" türlerinin öncülerinden kabul edilir. Dostoyevski'nin Yeraltından Notlar karakterinden, Kafka'nın bürokratik kabuslarına kadar birçok eserde Gogol'ün bu kısa öyküsünün izlerini görmek mümkündür. Eser, aynı zamanda, Gerçekçilik akımının tohumlarını taşır; sıradan bir insanın gündelik ıstırabını, abartıya kaçmadan ama derinlemesine işler.
Öykü, birçok tiyatro oyununa, filme ve operaya uyarlanmıştır. En bilineni, 1976 yapımı Sovyet animasyon filmidir. Bu uyarlamalar, hikayenin evrenselliğini ve zamanın ötesindeki mesajını kanıtlar niteliktedir.
Gogol'ün bu kısa ama çarpıcı eseri, modern bireyin yabancılaşması, sosyal medyanın yarattığı kimlik bunalımları ve performans dayatmaları karşısında şaşırtıcı derecede güncel duruyor. Poprişçin'in içsel monologları, kendini bir kalıba sokmaya çalışan, beğenilme ve statü arzusuyla yanıp tutuşan modern insanın iç sesini andırıyor. Bir Delinin Hatıra Defteri, sadece 19. yüzyıl Rusyası'nı değil, insan doğasının ve toplumsal maskelerin evrensel bir portresini çiziyor. Okurken kendinizi kah gülümserken, kah hüzünlenirken, bazen de derin bir sorgulamanın içinde bulacaksınız.
Not: Gogol'ün bu öyküsü, genellikle "Palto" ve "Burun" gibi diğer kısa öyküleriyle birlikte basılır. Bu üçleme, yazarın Petersburg hikayeleri olarak bilinir ve bütüncül bir okuma için tavsiye edilir. 📘