Orta Çağ'ın siyasi haritasını değiştiren, Anadolu'nun kapılarını Türklere açan ve İslam dünyasının liderliğini üstlenen Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucusu, tarihe adını altın harflerle yazdıran Tuğrul Bey'dir. Oğuzların Kınık boyundan gelen bu karizmatik lider, sadece bir devlet kurmakla kalmamış, aynı zamanda bir medeniyetin temellerini atmıştır.
Tuğrul Bey, 990 yılı civarında dünyaya geldi. Amcası Arslan Yabgu'nun Gazneliler tarafından tutuklanmasından sonra, kardeşi Çağrı Bey ile birlikte Selçuklu ailesinin liderliğini üstlendi. İki kardeşin Gaznelilere karşı 1040 yılında kazandığı Dandanakan Savaşı, Büyük Selçuklu Devleti'nin kuruluşunun resmi başlangıcı kabul edilir.
Tuğrul Bey, devlet teşkilatında Gazneli ve Karahanlı modellerinden yararlandı. Nizamülmülk gibi bir dehayı yetiştirecek olan kadroların temeli onun döneminde atıldı. Ayrıca, Anadolu'ya yapılan akınlar, Malazgirt Zaferi'nin (1071) yolunu açtı.
Kaynaklar Tuğrul Bey'i; adaletli, cesur, ileri görüşlü ve siyasi zekası yüksek bir lider olarak tasvir eder. 70 yaşını aşmış bir halde, 4 Eylül 1063'te Rey şehrinde vefat etti. Yerine, kardeşi Çağrı Bey'in oğlu ve kendi yeğeni olan Alp Arslan geçti. Türbesi, Tahran yakınlarındaki Rey şehrindedir ve bugün hala ziyaret edilmektedir.
Tuğrul Bey, tarih sahnesine çıktığında bir göçebe topluluk olan Selçukluları, dünyanın en güçlü devletlerinden birine dönüştürdü. Onun liderliği, Türklerin İslam dünyasının koruyuculuğunu üstlendiği, Anadolu'nun vatan olma sürecinin başladığı ve devlet geleneğimizde yeni bir çığırın açıldığı bir dönemin başlangıcıdır. Bu nedenle, "Büyük Selçuklu Devleti'nin Kurucusu" sıfatı, tarihsel hakkıyla Tuğrul Bey'indir.