Paylaşma, çocukların sosyal ve duygusal gelişiminde kritik bir rol oynar. Bu beceri, onların arkadaşlıklar kurmasına, iş birliği yapmasına ve empati yeteneklerini geliştirmesine yardımcı olur. Paylaşma, doğuştan gelen bir davranış değil, öğrenilen ve zamanla geliştirilen bir değerdir.
Çocuklar, gördüklerini taklit ederek öğrenir. Siz de eşyalarınızı, yiyeceklerinizi onunla veya başkalarıyla paylaşarak ona örnek olun. "Kalemimi seninle paylaşıyorum" veya "Kurabiyemi bölüşelim" gibi cümleler kurun.
Paylaşmak istemediğinde onu suçlamayın. Bunun yerine, hissettiklerini anladığınızı gösterin. "Çok sevdiğin oyuncağını vermek istemediğini anlıyorum, bu çok normal bir duygu. Ama arkadaşın da onunla biraz oynamak istiyor. 5 dakika sonra sana geri vereceğiz, tamam mı?" gibi bir diyalog kurabilirsiniz.
Çocuğunuz bir paylaşım davranışı sergilediğinde, bunu fark edin ve takdir edin. "Oyuncak arabasını arkadaşınla paylaştığını gördüm, bu harika bir davranıştı! İkiniz de çok eğlendiniz, değil mi?" gibi geri bildirimlerde bulunun.
Paylaşmanın "sahip olmamak" anlamına gelmediğini gösterin. Zaman paylaşımı yapabilirsiniz. "Önce sen 10 dakika oyna, sonra sıra arkadaşına geçsin" gibi bir yöntemle, oyuncağın ona geri döneceğini bilmesi güven verir.
Her çocuğun paylaşmak istemeyeceği çok özel bir oyuncağı veya eşyası olabilir. Bu eşyaları paylaşma zorunluluğundan muaf tutmak, çocuğun özerklik duygusunu destekler. Misafir gelmeden önce bu özel eşyaları birlikte bir kenara koyabilirsiniz.
Paylaşma becerisi, bir gecede gelişmez. Bu, sabır, tutarlılık ve sevgiyle ilerleyen bir yolculuktur. Çocuğunuzun küçük adımlarını kutlayın ve her çocuğun kendi hızında öğrendiğini unutmayın. ❤️