Oğuz Türklerinin destansı hayatını, kahramanlıklarını, inançlarını ve geleneklerini anlatan Dede Korkut Hikayeleri, Türk edebiyatının ve kültür hafızasının en değerli hazinelerinden biridir. İslamiyet öncesi sözlü gelenekte doğan ve sonra yazıya geçirilen bu eserler, destan ile halk hikayesi arasında benzersiz bir tür olarak kabul edilir. Gelin, bu kadim anlatıların dünyasına birlikte yolculuk yapalım.
12 hikayenin her biri bağımsız bir olayı anlatır, ancak tümü Oğuz toplumunun değerleri etrafında birleşir. İşte en bilinen birkaç hikayenin özeti:
Dirse Han'ın çocuğu olmaz. Sonunda bir oğlu dünyaya gelir ve adını Boğaç koyarlar. Henüz çocuk yaşta bir boğayı yenerek yiğitliğini ispatlar ve "Han" unvanını alır. Ancak, kıskanç akrabalarının iftirası sonucu babası Dirse Han tarafından okla yaralanır. Annesi ve hatunların yardımıyla iyileşir, sonunda babasıyla barışır.
Oğuz Hanı Salur Kazan ve beyleri avdayken, düşmanı Şökli Melik gelip evini yağmalar, karısını ve oğlunu esir alır. Kazan durumu öğrenince, tek başına düşmanın peşine düşer. Üstün bir mücadele ve zeka örneği göstererek, esirleri kurtarır ve düşmanını yenerek Oğuz yurduna döner.
En meşhur hikayelerdendir. Oğuz beylerinden Bamsı Beyrek, çocukluktan beri nişanlı olduğu Banu Çiçek ile evlenmek ister. Ancak yolda düşmana esir düşer ve 16 yıl boyunca tutsak kalır. Bu sırada Banu Çiçek başka biriyle evlendirilmek istenir. Beyrek, son anda kurtulup Oğuz iline döner ve kimliğini saklayarak düğün yapılan çadıra gelir. Kendini kanıtlayıp sevdiğiyle kavuşur.
Doğaüstü unsurların en belirgin olduğu hikayedir. Bir peri kızından olma, korkunç yaratık Tepegöz, Oğuz obasına korku salar. Her gün iki insan ve sayısız hayvan yer. Sonunda Basat adlı yiğit, kurnazlıkla (kılıcını kızgın yağa batırarak) onun tek gözünü kör eder ve öldürür. Bu hikaye, Odysseia'daki Polyphemos (Tepegöz) efsanesiyle benzerlik gösterir.
Felsefi derinliği en yüksek hikayelerden biridir. Zalim ve gücüne güvenen Deli Dumrul, bir derenin üzerine geçit kurup haraç keser. Bir gün oradaki bir yiğidin canını Azrail alınca, Dumrul ölümün varlığını anlar ve Azrail'le savaşmaya kalkar. Sonunda, canı yerine can bulma çabası içinde anne-babasının canını vermeyi reddetmesi üzerine, sadece karısının canını vermeye razı olması sınanır. Allah onun bu imtihanından memnun kalır ve hepsine uzun ömür verir.
Dede Korkut Hikayeleri, sadece edebi bir metin değil, bir milletin ahlak, hukuk, sosyal hayat ve dünya görüşü kitabıdır. "Oğuzname" olarak da anılan bu eserler, Türkçenin en güçlü, en saf ve en etkileyici örneklerini sunar. Karakterlerinin insani zaafları, derin duyguları ve yüce erdemleri, onları bin yıl sonra bile canlı ve ilham verici kılmaktadır. Her bir hikaye, "Ünümüz artsın, adımız kalsın" diyen atalarımızdan bize kalan ölümsüz bir sestir.