İnsanlık tarihi boyunca patlayıcılar, hem yapım hem de yıkım gücüyle medeniyetin seyrini değiştirdi. Baruttan sonraki en önemli sıçramalardan biri, İsveçli kimyager ve mühendis Alfred Nobel'in 1867 yılında dinamiti icat etmesiyle gerçekleşti. Bu buluş, sadece madencilik ve inşaat sektörlerinde devrim yaratmakla kalmadı, aynı zamanda Nobel'in mirası ve dünyanın en prestijli ödüllerinin doğuşu üzerinde derin bir etki bıraktı.
Alfred Nobel, ailesinin işi nedeniyle patlayıcı maddelere ilgi duyuyordu. O dönemde yaygın olarak kullanılan nitrogliserin, son derece güçlü ama aynı zamanda çok kararsız ve tehlikeli bir sıvı patlayıcıydı. Taşıma veya kullanım sırasında beklenmedik şekilde patlayabiliyor, ciddi kazalara yol açabiliyordu.
Nobel, nitrogliserini daha güvenli ve kontrol edilebilir hale getirmek için deneyler yaptı. Sonunda, nitrogliserini gözenekli bir toprak türü olan kieselguhr (diyatomit) ile karıştırarak, hamur kıvamında, şekil verilebilen ve sarsıntıya karşı daha dayanaklı bir madde elde etti. Bu yeni form, ancak bir kapakçık (fünye) ile güvenle patlatılabiliyordu. Nobel, bu buluşuna Yunanca "güç" anlamına gelen "dynamis" kelimesinden esinlenerek "Dinamit" adını verdi ve 1867'de patentini aldı.
Dinamit, temelde üç bileşenden oluşur:
Matematiksel olarak, patlamanın oluşturduğu şok dalgası ve gaz genişlemesi, inanılmaz miktarda enerjinin (E) kısa sürede (t) açığa çıkmasıdır. Dinamit, baruta kıyasla çok daha yüksek bir "patlama hızına" sahiptir.
Dinamitin icadı, endüstriyel gelişmeyi hızlandıran kilit bir teknoloji oldu.
Alfred Nobel, dinamit ve diğer buluşlarından elde ettiği muazzam serveti, ölümünden sonra kurulacak Nobel Ödülleri'ne vasiyet etti. İronik bir şekilde, yıkım aracı sayılabilecek bir icat, insanlığa en büyük katkıları sağlayanları (fizik, kimya, tıp, edebiyat ve barış alanlarında) ödüllendiren bir fonun kaynağı oldu. Bu durum, Nobel'in icadının yol açtığı tahribatı telafi etme arzusunun bir yansıması olarak yorumlanır.
1867 yılında icat edilen dinamit, sanayi devriminin sembollerinden biridir. Sadece bir patlayıcı değil, aynı zamanda kontrollü gücün ve teknolojik ilerlemenin ikili doğasının bir simgesidir. İnsanlığa dağları delecek gücü verirken, aynı zamanda savaşların yıkıcılığını artırdı. Alfred Nobel'in hikayesi ve onunla şekillenen Nobel Ödülleri, bilim ve insanlık arasındaki bu karmaşık ilişkiyi gözler önüne seren tarihi bir dönüm noktasıdır.