Günlük hayatta sıkça karşılaştığımız, moda dünyasının vazgeçilmez bir parçası olan "dress" kelimesi, İngilizce kökenli olup Türkçede genellikle "elbise" olarak karşılık bulur. Ancak bu basit çevirinin ötesinde, kelimenin kullanım alanları, kültürel bağlamı ve modadaki yeri oldukça zengindir.
"Dress" kelimesi, Eski Fransızca "dresser" (düzeltmek, hazırlamak) fiilinden türemiştir. İngilizcede hem fiil hem isim olarak kullanılır:
Elbise dendiğinde akla gelen tek bir kesim veya stil değildir. Kullanım amacına, uzunluğuna ve kesimine göre onlarca çeşidi vardır:
"Dress" sadece bir giysi değil, aynı zamanda bir ifade biçimidir. Kişinin sosyal statüsünü, kültürel kimliğini, mesleğini ve hatta içinde bulunduğu ruh halini yansıtabilir. Örneğin, bir "power dress" (güç elbisesi) terimi, genellikle bir toplantıda veya mülakatta otorite ve güven vermek için giyilen keskin hatlı, koyu renkli bir takım elbiseyi (veya elbiseyi) ifade eder.
Ayrıca, "dress code" (giyim kodu) kavramı, belirli bir etkinlik, iş yeri veya ortam için beklenen giyim standardını belirler. "Smart casual", "business formal", "black tie" gibi ifadeler, "dress" seçiminde yol gösterici olur.
"Dress" kelimesi, tek parça bir kadın giysisinin çok ötesine uzanan, moda, kültür ve sosyal iletişimin kesişim noktasında yer alan zengin bir kavramdır. Gündelik bir tişört elbiseden, göz kamaştırıcı bir abiyeye kadar uzanan bu yolculuk, kişisel tarzın ve yaratıcılığın sınırsız ifadesidir. Dolayısıyla, bir "dress" seçmek, sadece bir kıyafet seçmek değil, o gün kim olmak istediğinize dair bir karardır.