Durum hikâyesi, klasik olay hikâyesinden (Maupassant tarzı) farklı olarak, olayların değil, günlük yaşamdan bir kesitin, bir "durum"un veya insan halinin anlatıldığı öykü türüdür. Bu tarzın en büyük temsilcisi, adıyla anılan Anton Çehov'dur. Bu nedenle "Çehov Tarzı Hikâye" olarak da bilinir.
Bu tarzın kurucusu ve en büyük ustası kabul edilir. Hikâyelerinde Rus toplumunun her kesiminden insanın günlük yaşamını, umutlarını, hayal kırıklıklarını ve içsel yalnızlıklarını anlatmıştır.
Yeni Zelanda doğumlu yazar, Çehov'dan etkilenmiş ve modern kısa öykünün öncülerinden biri olmuştur. Hikâyelerinde karakterlerin içsel dönüşümlerine ve anlık farkındalık ("epiphany") anlarına odaklanır.
Özellikle Dublinliler adlı öykü koleksiyonu, durum hikâyesinin mükemmel örneklerini barındırır. Joyce, bu hikâyelerde Dublin'de yaşayan sıradan insanların hayatlarındaki durağanlığı ve "felç" olmuşluk halini anlatır.
Türk edebiyatında durum hikâyesinin en önemli ve bilinçli temsilcisidir. Durumu, olayın önüne koymuş, sade ve yalın bir dille günlük hayattan kesitler sunmuştur.
Türk öykücülüğünün çığır açan isimlerindendir. Hikâyelerinde İstanbul'un balıkçılarını, işsizlerini, sıradan insanlarını, doğayı ve denizi konu edinmiştir. Olaydan çok, insanı ve doğayı anlatan bir "durum" öykücüsüdür.
Modern Türk öykücülüğünün özgün isimlerindendir. Hikâyeleri daha soyut ve bireyin iç dünyasındaki karmaşık durumlara odaklanır. Gündelik olayları, varoluşsal sorgulamalarla birleştirir.
Daha çok romanlarıyla tanınsa da, öykülerinde durum hikâyeciliğinin başarılı örneklerini vermiştir. Anadolu insanının yaşamını ve içsel dünyasını sade bir dille anlatmıştır.