Egzistansiyalizm, 19. yüzyılın sonlarında ortaya çıkan ve 20. yüzyılda etkisini gösteren bir felsefi akımdır. Temel olarak bireyin varoluşu, özgürlüğü ve sorumluluğu üzerine odaklanır. Bu akım, insanın "önceden tanımlanmış bir özü" olmadığını, aksine kendi özünü kendi eylemleriyle oluşturduğunu savunur.
Varoluşçuluk, günlük hayatta bireyin kendi kararlarını vermesi, toplumsal baskılara boyun eğmemesi ve hayatın anlamını kendisinin oluşturması gerektiğini vurgular. Bu felsefe, insanlara "Neden varım?" sorusunu sordurur ve cevabı kişinin kendi eylemlerinde arar.
Tiyatro oyunları, romanlar ve filmlerde sıklıkla işlenen varoluşçuluk, karakterlerin iç çatışmaları, anlam arayışları ve toplumla olan uyumsuzlukları üzerinden ele alınır. Örneğin, Sartre'ın Sinekler oyunu ya da Camus'nün Yabancı romanı, bu temaları derinlemesine işler.
Egzistansiyalizm, insanın özgürlüğünü ve sorumluluğunu merkeze alan, hayatın anlamının birey tarafından yaratıldığını savunan bir felsefedir. Bu akım, bireyi "kendi olmaya" ve seçimlerinin bilincinde olmaya davet eder.