İslam inancında Allah'ın 99 ismi (Esma-ül Hüsna) arasında yer alan El-Alim, en derin ve kapsamlı isimlerden biridir. Bu isim, sadece "bilen" anlamına gelmekle kalmaz; her şeyi en ince detayına kadar, geçmişi, şimdiyi ve geleceği kuşatan mutlak ve sınırsız bir ilmi ifade eder. Bu makalede, bu kudretli ismin anlamını, Kur'an-ı Kerim'deki yansımalarını ve müminlerin hayatındaki tezahürlerini keşfedeceğiz.
"Alim" kelimesi Arapçada "ilm" kökünden türemiştir. İlm, bilmek, idrak etmek, kesin ve şüphesiz bir şekilde haberdar olmak demektir. Başına gelen "El-" takısı ise bu bilginin tam, kemal, mutlak ve yalnızca Allah'a has olduğunu vurgular. Dolayısıyla El-Alim; "her şeyi hakkıyla, sonsuz, sınırsız ve eksiksiz bilen" demektir.
Bu bilgi, zaman, mekan ve şartlarla sınırlı değildir. Gizli-açık, gece-gündüz, geçmiş-gelecek, düşünce ve niyetler... Hiçbir şey O'nun ilminden hariç kalmaz. Bir ayette buyurulduğu gibi: "O, gözlerin hain bakışını ve kalplerin gizlediğini de bilir." (Mü'min, 40:19)
Kur'an-ı Kerim'de Allah'ın Alim sıfatı yüzlerce yerde vurgulanır. Bu, imanın temel taşlarından biridir.
El-Alim ismine iman etmek, bir müminin hayatına derin bir huzur, sorumluluk ve teslimiyet getirir.
El-Alim ismi, bize kainatın bir tesadüfler yığını değil, sonsuz bir ilim, hikmet ve kudretle yaratılmış ve yönetilen bir düzen olduğunu hatırlatır. İnsanın acziyetini ve sınırlı bilgisini kabul edip, mutlak bilgi sahibi olan Allah'a yönelmesi, manevi yolculuğunun temelidir. Bu ismi zikretmek ve üzerinde tefekkür etmek, imanı derinleştiren, kalbi terbiye eden bir ibadettir.
Nihayetinde, El-Alim bize şu hakikati fısıldar: "Sen bilmezsin, ama O bilir. Sen göremezsin, ama O görür. Senin ilmin sınırlı, O'nun ilmi ise sonsuzdur. O halde, hüküm ve hikmet sahibine güven."