Vücudumuzun sessiz ve sürekli çalışan bir orkestra şefi olduğunu hiç düşündünüz mü? Endokrin sistem, tam da bu görevi üstlenen, hormonlar aracılığıyla organlarımızın birbiriyle uyum içinde çalışmasını sağlayan hayati bir kontrol mekanizmasıdır. Sinir sistemiyle birlikte vücudumuzun dengesini (homeostaz) koruyan bu sistem, "iç salgı bezleri" adı verilen özel organlardan oluşur.
Endokrin sistemin işleyişi, hormonlar olmadan düşünülemez. Hormonlar, bezlerden doğrudan kana salgılanan ve hedef organlara taşınarak belirli işlevleri düzenleyen kimyasal habercilerdir. Çok az miktarları bile büyük etkiler yaratabilir.
Endokrin sistem, vücudun farklı bölgelerine dağılmış bir bezler ağıdır.
Hipotalamus, beyinde yer alır ve hipofiz bezinin çalışmasını yönetir. Hipofiz bezi ise, diğer birçok endokrin bezin aktivitesini kontrol ettiği için "master bez" olarak adlandırılır.
Boynun ön kısmında, kelebek şeklindedir. Metabolizmanın hızını düzenleyen T3 ve T4 hormonlarını üretir. Ayrıca kalsiyum dengesi için kalsitonin salgılar.
Tiroid bezinin arkasında, mercimek büyüklüğünde 4 küçük bezdir. Kanda kalsiyum seviyesini artıran parathormon (PTH) salgılar.
Her iki böbreğin üzerinde yer alır. İki bölümden oluşur:
Hem sindirim enzimi (dış salgı) hem de hormon (iç salgı) üreten karma bir bezdir. Langerhans adacıklarından salgılanan iki önemli hormon:
Bu ikisinin dengesi bozulduğunda diyabet (şeker hastalığı) ortaya çıkar.
Beyinde, biyolojik ritmi (sirkadyen ritim) ve uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen melatonin hormonunu salgılar.
Endokrin sistem; büyüme ve gelişme, metabolizma, üreme, duygu durumu, stres yanıtı ve iç dengenin (homeostaz) korunması gibi yaşamsal süreçlerin merkezindedir. Bu sistemdeki bir bezin az (hipofonksiyon) ya da çok (hiperfonksiyon) çalışması, ciddi hastalıklara yol açabilir.
Sonuç olarak, endokrin sistem ve iç salgı bezleri, görünmez bir ağ gibi vücudumuzu sararak, trilyonlarca hücrenin uyum içinde senfonisini yönetir. Onun sağlığı, genel sağlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır.