Allah'ın (c.c.) güzel isimlerinden (Esma-ül Hüsna) biri olan Es-Semi, iman, tefekkür ve dua açısından derin manalar taşır. Bu isim, kulun Allah ile olan ilişkisinde farkındalık ve sorumluluk bilincini pekiştiren temel bir ilkedir.
Es-Semi Arapça'da "işitmek, duymak" anlamına gelen "semi'a" kökünden türemiştir. "Her şeyi en iyi işiten, duyan, kabul eden" manasına gelir. Bu, sıradan bir duymak değil; gizli-açık, küçük-büyük, fısıltı ile haykırış arasında hiçbir fark gözetmeksizin, her sesi, her duayı, her düşünceyi eksiksiz ve perdeler arkasından işiten mutlak bir işitme kudretidir.
Bu isim, Kur'an-ı Kerim'de birçok ayette geçer ve çoğunlukla Alim (her şeyi bilen) ismiyle birlikte zikredilir. Bu birliktelik, Allah'ın işittiği her şeyi aynı zamanda hakkıyla bildiğini ve hikmetle karşılık verdiğini gösterir.
Bu ismi sadece bir sıfat olarak bilmek değil, onunla yaşamak önemlidir. Mümin, Es-Semi ismini şu şekilde hayatına dahil edebilir:
Allah'ın her duayı, içten yapılan her yalvarışı işittiğini bilmek, duaya olan güveni ve samimiyeti artırır. İbadetlerde huşu sağlar.
İnsan, gizlide veya açıkta söylediği her sözün, başkası hakkında ettiği her dedikodunun, birine verdiği sözün Allah tarafından işitildiğini bilerek hareket eder. Bu, ahlaki bir öz-denetim mekanizması oluşturur.
Mazlumun feryadını, haksızlığa uğrayanın sesini en iyi Allah işitir. Bu inanç, adalet arayışında ve zulme karşı duruşta mümin için bir dayanak noktasıdır.
Kişi, derdini, sıkıntısını, kimseye anlatamadığı sırlarını anlattığında mutlaka bir "dinleyici" olduğunu bilir. Bu, yalnızlık hissini gideren ve kalbe huzur veren bir inançtır.
Es-Semi ismi, Allah'ın sonsuz kudretinin yanı sıra kuluna olan yakınlığını ve şefkatini de hatırlatan bir isimdir. O, sadece gök gürültüsünü değil, kalbin en hafif çırpınışını da; sadece toplu duaları değil, gözyaşı içinde fısıldanan "Amin"i de işitendir. Bu bilinçle yaşamak, mümini daha dikkatli, daha şükür dolu ve daha umutlu kılar.