Reşat Nuri Güntekin'in 1930 yılında yayımlanan "Eskici ve Oğulları" romanı, Türk edebiyatının toplumsal değişimi en iyi anlatan eserlerinden biridir. Roman, sanayileşme ve modernleşme karşısında geleneksel mesleklerin ve aile yapılarının yaşadığı sarsıntıyı, bir baba ve iki oğlunun trajik hikayesi üzerinden gözler önüne serer.
Hikaye, İstanbul'da at arabacılığı yapan Topal Eskici lakaplı Adem Usta ve onun iki oğlu, Ali ve Mehmet etrafında döner. Aile, atları ve arabalarıyla nakliyecilik yaparak geçimlerini sağlamaktadır. Ancak zaman değişmekte, şehre otomobiller girmekte ve atlı arabalar modası geçmektedir.
Baba Adem Usta, mesleğine ve atlarına derinden bağlı, değişime direnen, gururlu bir karakterdir. Oğulları ise farklı düşüncelere sahiptir. Ali, babasının yolundan gitmeye çalışan, ailenin yükünü omuzlayan sorumluluk sahibi; Mehmet ise okumuş, modern dünyaya ayak uydurmak isteyen, şoförlük gibi yeni mesleklere hevesli bir gençtir.
Roman, ailenin giderek zorlaşan geçim mücadelesini, borçları, umutları ve hayal kırıklıklarını anlatır. Değişen dünyaya ayak uyduramamanın getirdiği çaresizlik, aile içi çatışmalara ve nihayetinde trajik bir sona yol açar.
Romanın merkezinde, teknolojik ve toplumsal değişimin kaçınılmazlığı ve bu değişime direnenlerin yaşadığı çöküş vardır. At arabacılığı, otomobil karşısında yenik düşen bir meslektir.
Baba ile oğulları, özellikle de Mehmet arasındaki anlaşmazlık, sadece fikir ayrılığı değil, iki farklı dünya görüşünün, iki farklı çağın çatışmasıdır.
Ailenin giderek dibe vuran ekonomik durumu, borçlar, hastalıklar ve umutsuzluk, dönemin sosyo-ekonomik şartlarını da gözler önüne serer.
Reşat Nuri Güntekin (1889-1956), Türk edebiyatının realist ve toplumcu yazarlarındandır. "Çalıkuşu" gibi eserlerinde bireyin iç dünyasını işlerken, "Eskici ve Oğulları"nda toplumsal bir meseleyi merkeze almıştır. Roman, sade ve akıcı dili, güçlü karakterleri ve sarsıcı sonuyla okuyucuda derin bir etki bırakır.
Sonuç olarak, "Eskici ve Oğulları", kaybolan bir dünyanın hüzünlü portresidir. İlerlemenin ve modernleşmenin kazananları olduğu kadar, geride bıraktıkları ve ezdiği insanlar da olduğunu hatırlatan, zamanın ruhunu yakalayan önemli bir klasiktir.