Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi ve "açılış" anlamına gelen Fatiha, her Müslüman'ın namazında okuduğu, dinin özünü barındıran bir dua ve bir özettir. "Ümmü'l-Kitap" (Kitab'ın Anası) ve "es-Seb'ul-Mesani" (Tekrarlanan Yedi Ayet) gibi isimlerle de anılır. Bu yazıda, Fatiha Suresi'nin okunuşu, meali ve taşıdığı derin manayı ele alacağız.
Fatiha, Kur'an'ın hem başlangıcı hem de bir özeti mahiyetindedir. Her rekâtta okunması farz olan bu sure, kulun Allah ile kurduğu doğrudan bir diyalog niteliğindedir. Hadis-i şerifte "Fatiha'yı okumayanın namazı yoktur" buyrulmuştur. Bu, onun ibadetteki merkezi konumunu gösterir.
(Tecvid kurallarına uygun okumak için Arapça aslından öğrenmek esastır. Bu, pratik okuma içindir.)
Sure, Allah'ın merhamet sıfatlarıyla başlar. Ardından "Hamd", yani şükür ve övgü, sadece evrenin Rabbi olan Allah'a yöneltilir. Bu, tevhid inancının temel taşıdır.
"Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım dileriz" ayeti, kulun hayatının tüm yönlerini Allah'a teslim ettiğini ve O'na olan bağımlılığını ikrar ettiğini gösterir.
Sure, kulun en önemli duasıyla son bulur: "Bizi doğru yola ilet". Bu yol, Allah'ın nimet verdiği peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerin yoludur. Aynı zamanda, gazaba uğramış (Yahudiler) ve sapmış (Hristiyanlar) toplulukların yolundan uzak durma niyazıdır.
Fatiha Suresi, sadece namazın bir parçası değil, aynı zamanda bir hayat felsefesidir. Her okuyuşumuzda, inancımızı, bağlılığımızı ve ihtiyaçlarımızı Rabbimize arz eder, O'ndan rehberlik isteriz. Onun anlamını bilerek ve hissederek okumak, namazlarımıza ve hayatımıza derinlik katacaktır.