Felsefenin temel sorularından biri olan "Varlık nedir?" sorusu, insanlık tarihinin en eski ve en çok tartışılan konularından biridir. Bu soru, evrenin temel yapı taşlarını, varoluşun anlamını ve gerçekliğin doğasını anlamaya yönelik bir arayışı ifade eder. Özellikle felsefe tarihinde önemli bir yer tutan "Arkhe" kavramı, varlığın özünü ve başlangıcını belirlemeye çalışan ilk filozoflar için merkezi bir öneme sahipti.
Arkhe, Antik Yunan felsefesinde "başlangıç", "ilke" veya "temel madde" anlamına gelir. İlk filozoflar, evrenin çeşitliliğinin altında yatan tek bir temel maddenin olduğunu ve her şeyin bu temel maddeden türediğini düşünmüşlerdir. Bu temel maddeyi bulmaya yönelik çabaları, felsefenin ve bilimin doğuşuna zemin hazırlamıştır.
Varlık felsefesi, sadece evrenin temel maddesini değil, aynı zamanda varoluşun anlamını ve insanın evrendeki yerini sorgular. Varlık sorusu, etik, epistemoloji ve metafizik gibi felsefenin diğer alanlarıyla da yakından ilişkilidir. Aristoteles'e göre varlık, "töz" ve "özellikler"den oluşur. Töz, bir şeyin temel özüdür, özellikleri ise onun değişebilir nitelikleridir.
Modern felsefede varlık, daha karmaşık ve çeşitli yaklaşımlarla ele alınır. Martin Heidegger gibi filozoflar, varlığın anlamını insanın varoluşu üzerinden sorgulamışlardır. Jean-Paul Sartre ise varoluşun özden önce geldiğini savunarak, insanın kendi özünü kendi seçimleriyle yarattığını belirtmiştir.
Varlık felsefesi, günümüzde de güncelliğini koruyan ve sürekli olarak yeni yorumlara açık olan bir alandır. Varlığın ne olduğu sorusu, insanlığın en temel meraklarından biri olmaya devam edecektir.