Mary Shelley'nin 1818'de yayımlanan Frankenstein; ya da Modern Prometheus adlı gotik romanı, bilimkurgu edebiyatının ilk örneklerinden biri olarak kabul edilir. Genç yazar Shelley, bu eseri yazdığında henüz 19 yaşındaydı.
Roman, genç bilim insanı Victor Frankenstein'ın hikayesini anlatır. Victor, doğanın sırlarını çözmeye ve yaşamın kaynağını keşfetmeye takıntılıdı. Üniversite yıllarında, cansız maddeye hayat verme fikrine kapılır ve yoğun çalışmalar sonucunda bir yaratık meydana getirmeyi başarır.
Ancak Victor, yarattığı varlığın görünüşünden o kadar dehşete kapılır ki onu terk eder. Yaratık ise toplum tarafından dışlanır ve yalnız kalır. İnsanlardan uzakta yaşamaya başlayan yaratık, bir kulübün yanında gizlice yaşarken aileyi gözlemler ve kendi kendine okuma-yazma öğrenir.
Yaratık, Victor'dan kendisi için bir eş yaratmasını talep eder. Reddedilince intikam almaya karar verir ve Victor'un küçük kardeşi William'ı öldürür. Ardından, Victor'un evlatlık kız kardeşi Justine'in suçlanmasına ve idam edilmesine neden olur.
Victor, yaratığın peşine düşer ve Kuzey Kutbu'na kadar uzanan bir takibe başlar. Burada, gemisi buzlar arasında sıkışan kaptan Robert Walton ile karşılaşır ve hikayesini ona anlatır. Hikayesini bitirdikten kısa süre sonra hayatını kaybeder.
Frankenstein, yayımlandığı dönemden bugüne kadar popüler kültürü derinden etkilemiş, sayısız uyarlama ve yoruma konu olmuştur. Roman, modern bilimkurgunun temel taşlarından biri olarak kabul edilir ve bilim etiği üzerine önemli sorular sormaya devam etmektedir.
Not: Popüler kültürde sıklıkla yapılan hata, Frankenstein'ın yaratığın adı sanılmasıdır. Oysa Frankenstein, yaratıcısı Victor Frankenstein'ın soyadıdır.