1789 yılında patlak veren Fransız İhtilali, sadece Fransa'nın değil, tüm dünyanın kaderini değiştiren bir dönüm noktası olmuştur. Özgürlük, eşitlik ve kardeşlik gibi evrensel fikirlerle birlikte ortaya çıkan milliyetçilik akımı, çok uluslu yapıya sahip Osmanlı İmparatorluğu için ölümcül bir tehdit oluşturmuştur.
Fransız İhtilali'nin yaydığı milliyetçilik fikirleri Osmanlı topraklarına üç ana kanaldan girmiştir:
Bu fikirler özellikle Balkanlar'da hızla yayılmış, Sırplar, Yunanlar, Bulgarlar ve Rumenler gibi Hristiyan topluluklar arasında ulusal bilincin uyanmasına neden olmuştur.
Milliyetçilik fikirlerinin etkisiyle Osmanlı İmparatorluğu'nda bir dizi ayaklanma patlak vermiştir:
Sırpların Osmanlı yönetimine karşı başlattığı bu isyan, milliyetçi hareketlerin ilk büyük örneğidir. 1815'te özerklik kazanmışlar, 1878'de ise tam bağımsızlığa kavuşmuşlardır.
Yunanların bağımsızlık mücadelesi Avrupa kamuoyunda büyük yankı uyandırmıştır. Navarin'de Osmanlı donanmasının yakılmasıyla sonuçlanan süreç, Yunanistan'ın bağımsızlığıyla sonuçlanmıştır.
1876'da patlak veren Bulgar isyanları, Osmanlı'nın sert müdahalesiyle bastırılmış, ancak bu durum uluslararası tepkilere yol açmıştır.
Osmanlı yönetimi, milliyetçilik tehdidine karşı çeşitli stratejiler geliştirmiştir:
Fransız İhtilali'nin Osmanlı üzerindeki etkileri derin ve kalıcı olmuştur:
Fransız İhtilali'nin Osmanlı İmparatorluğu üzerindeki etkileri, modernleşme ve dağılma sürecinin en önemli dinamiklerinden biridir. Milliyetçilik akımı, "hasta adam" olarak anılan imparatorluğun sonunu getiren temel faktörlerden biri olmuş, bu süreç Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna giden yolu hazırlamıştır.
Tarihçiler, Osmanlı'nın bu yeni ideolojik tehdide karşı geliştirdiği politikaların yetersiz kaldığını, çok uluslu bir imparatorluğun milliyetçilik çağında varlığını sürdürmesinin neredeyse imkansız olduğunu belirtmektedir.