Turnadağ Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu ile Dulkadiroğulları Beyliği arasında, 12 Haziran 1515 tarihinde gerçekleşen ve Anadolu’daki son bağımsız Türkmen beyliğinin ortadan kalkmasıyla sonuçlanan kritik bir çatışmadır. Savaş, Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim ile Dulkadiroğlu beyi Alaüddevle Bozkurt Bey arasında yaşanan siyasi ve askeri gerilimin doruk noktasıdır.
Dulkadiroğulları, Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi (Mercidabık ve Ridaniye) öncesinde Osmanlı’ya karşı Memlükler ile işbirliği yapmış, ayrıca Safevi tehlikesine karşı Osmanlı’nın doğu sınırlarını zayıflatmaya çalışmıştı. Yavuz Sultan Selim, doğu seferi öncesi Anadolu’daki bu istikrarsız gücü bertaraf etmeye karar verdi.
Savaş, bugünkü Kahramanmaraş yakınlarındaki Turnadağ mevkiinde gerçekleşti. Osmanlı ordusunun ateşli silahlar ve düzenli askeri düzeni karşısında, Dulkadiroğulları’nın geleneksel Türkmen atlı birlikleri yeterli direnci gösteremedi. Savaş, Osmanlı’nın kesin zaferiyle sonuçlandı.
Turnadağ Savaşı, Anadolu’da siyasi birlik sağlama sürecinin son adımıdır. Artık Osmanlı, Anadolu’da rakip bir Türkmen beyliği kalmadan, doğu seferlerine odaklanabilecekti.
Dulkadiroğulları’nın ortadan kalkması, Memlüklerin Anadolu’daki nüfuzunu kırdı. Ayrıca, Safevi Devleti’ne karşı yapılacak seferlerde Osmanlı’nın arka cephesi güvence altına alınmış oldu.
Dulkadir toprakları, Dulkadir Eyaleti (veya Maraş Eyaleti) adıyla Osmanlı idari sistemine dahil edildi. Bölge, sonraki yüzyıllarda Osmanlı’nın doğudaki önemli bir askeri ve idari merkezi haline geldi.
Turnadağ Savaşı, askeri açıdan kısa süreli bir çatışma olsa da, stratejik sonuçları itibarıyla Osmanlı tarihinde dönüm noktalarından biridir. Yavuz Sultan Selim’in “doğu siyaseti”nin temel taşlarından biri olan bu zafer, hem Anadolu’da kesin Osmanlı hakimiyetini pekiştirmiş, hem de Mercidabık (1516) ve Ridaniye (1517) seferlerinin önünü açmıştır. Dulkadiroğulları’nın kültürel mirası ve Türkmen kimliği ise bölgede yaşamaya devam etmiş, Osmanlı idaresi altında yeni bir sentez oluşturmuştur.
Özetle: Turnadağ, bir beyliğin sonunu getiren savaş olmanın ötesinde, Osmanlı’nın bir cihan devleti olma yolunda attığı kritik adımlardan birinin sahnesidir.