Orta Çağ İslam dünyasında ortaya çıkan Fütüvvet Teşkilatı, kelime anlamı olarak "yiğitlik, cömertlik, eli açıklık ve dürüstlük" gibi erdemleri ifade eden fütüvvet kavramından gelir. Bu teşkilat, sadece bir esnaf birliği değil, aynı zamanda ahlaki, dini ve sosyal bir hareketti. Anadolu'da Ahilik adıyla yaygınlaşan bu yapı, Türk-İslam kültürünün şekillenmesinde kritik bir rol oynamıştır.
Fütüvvet anlayışının kökleri Abbasiler dönemine, hatta öncesindeki Arap kabile geleneklerine kadar uzanır. Ancak 9. yüzyıldan itibaren örgütlü bir yapı halini almaya başlamıştır. Özellikle Abbasi Halifesi Nasır Lidinillah (1180-1225) döneminde resmi bir nitelik kazanmış ve tüm İslam coğrafyasına yayılmıştır.
Anadolu'ya göç eden Türkmenler ve dervişler vasıtasıyla bu topraklara taşınan fütüvvet ilkeleri, 13. yüzyılda Ahi Evran önderliğinde Ahilik adıyla kurumsallaşmış, esnaf ve zanaatkarlar arasında güçlü bir lonca sistemi olarak varlığını sürdürmüştür.
Fütüvvet Teşkilatı'nın dayandığı temel prensipler şunlardı:
Teşkilat, hiyerarşik bir yapıya sahipti. Çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa ve nihayetinde "şeyhlik" veya "ahi baba"lığa uzanan bir yol izlenirdi. Her meslek grubunun bir loncası ve her loncanın bir başkanı (kethüda) vardı.
Ahi Evran (1171-1262), bu yapıyı Anadolu'da sistemleştiren en önemli isimdir. Debbağlık (dericilik) mesleğinin piri kabul edilir. Onun kurduğu sistemde, her zanaatkar aynı zamanda bir "alperen" ruhuna sahip olmalı, savaş zamanında cephede, barış zamanında tezgahında üreten bir insan olmalıydı.
Teşkilatın ilkeleri, "Fütüvvetnâme" adı verilen eserlerde yazılı hale getirilmiştir. Bu eserler, bir nevi meslek ve ahlak ansiklopedileriydi. Bir esnafın nasıl davranması, müşteriye nasıl muamele etmesi, mesleğinin incelikleri ve dini vecibeleri bu kitaplarda detaylandırılırdı.
Fütüvvet/Ahilik Teşkilatı'nın Anadolu'daki işlevleri çok yönlüydü:
Osmanlı Devleti'nin merkezi yapısının güçlenmesi, kapitalist ekonominin yaygınlaşması ve sanayi devrimi gibi faktörlerle, lonca sistemi ve Ahilik 17. yüzyıldan itibaren gerilemeye başladı. Yerini modern meslek odalarına ve ticaret borsalarına bıraktı.
Ancak fütüvvet ahlakının izleri günümüzde de görülür:
Fütüvvet Teşkilatı, sadece tarihsel bir kurum değil, insanı merkeze alan bir ekonomi-ahlak-sosyal dayanışma modeli önerisidir. Günümüzün rekabetçi, bireyci ve tüketim odaklı dünyasında, "insanı yaşat ki devlet yaşasın" diyen Ahi felsefesi, sürdürülebilir ve adil bir toplum için hala değerli dersler sunmaktadır. Bu teşkilat, Anadolu'nun Türkleşmesi ve İslamlaşmasında, birliğin ve dayanışma ruhunun mayasını oluşturan en önemli yapı taşlarından biri olarak tarihteki yerini korumaktadır.