Atomun çekirdeği, protonlar ve nötronlardan oluşur. Protonlar pozitif yüklü oldukları için birbirlerini iterler. Ancak çekirdek dağılmaz, çünkü daha güçlü bir kuvvet bu itmeyi yener: güçlü nükleer kuvvet.
Güçlü nükleer kuvvet, gluon adı verilen parçacıklar aracılığıyla taşınır. Protonlar ve nötronlar, daha küçük parçacıklar olan kuarklardan oluşur. Gluonlar, kuarklar arasındaki etkileşimi sağlar ve bu sayede protonlar ve nötronlar birbirlerine bağlanır.
Güneşin yaydığı enerji, çekirdek tepkimeleri sonucu oluşur. Bu tepkimelerde, hidrojen atomları birleşerek helyum atomlarını oluşturur. Bu birleşme sırasında büyük miktarda enerji açığa çıkar ve bu enerjiyi sağlayan temel kuvvet, güçlü nükleer kuvvettir.
Nükleer santrallerde, uranyum gibi ağır atomların çekirdekleri parçalanır (fisyon). Bu parçalanma sırasında da büyük miktarda enerji açığa çıkar. Bu enerjinin kaynağı yine güçlü nükleer kuvvettir. Kontrollü bir şekilde gerçekleştirilen bu fisyon tepkimeleri, elektrik enerjisi üretmek için kullanılır.
Nükleer bombalar da fisyon prensibine dayanır. Ancak nükleer santrallerden farklı olarak, tepkime kontrolsüz bir şekilde gerçekleşir ve çok kısa sürede çok büyük miktarda enerji açığa çıkar. Bu da büyük bir patlamaya neden olur. Bu yıkıcı gücün arkasındaki temel kuvvet yine güçlü nükleer kuvvettir.
Doğada bulunan elementlerin atom çekirdeklerinin kararlı olmasını sağlayan da güçlü nükleer kuvvettir. Eğer bu kuvvet olmasaydı, atom çekirdekleri çok hızlı bir şekilde parçalanır ve madde oluşamazdı.
Özetle, güçlü nükleer kuvvet, evrenin temel yapı taşlarından biridir ve atom çekirdeklerinin bir arada durmasını, yıldızların enerji üretmesini ve nükleer teknolojinin geliştirilmesini mümkün kılar.