Cengiz Aytmatov'un 1980 yılında kaleme aldığı "Gün Olur Asra Bedel", Kırgız edebiyatının en önemli eserlerinden biridir. Roman, Sovyetler Birliği döneminde yaşanan toplumsal değişimleri, gelenek ile modernite arasındaki çatışmayı ve insanın kimlik arayışını derinlemesine ele alır.
Romanın merkezinde, Kazak bozkırlarında küçük bir tren istasyonunda çalışan Yedigey karakteri bulunur. En yakın arkadaşı Kazangap'ın ölümü üzerine, onu atalarının mezarlığı olan Ana-Beyit'e defnetmek için çıktığı yolculuk, Yedigey'in geçmişini, anılarını ve toplumun değişen değerlerini sorgulamasına vesile olur.
Romanın en çok konuşulan ve edebiyat dünyasına kazandırdığı kavram "Mankurt"tur. Bu kavram, Aytmatov'un eserinde şu şekilde ele alınır:
Eski bir Orta Asya efsanesine dayanan mankurtlaşma, bir insanın işkence yoluyla hafızasını ve kimliğini kaybetmesi, dolayısıyla kendi geçmişine, kültürüne ve değerlerine yabancılaşmasıdır.
Aytmatov, bu tarihsel efsaneyi modern topluma uyarlayarak, Sovyet rejimi altında kendi kültürel kimliğini unutan, geçmişiyle bağlarını koparan insanları eleştirir. Mankurt, kendi öz değerlerine yabancılaşmış, başkalarının düşüncelerini benimsemiş bireyleri temsil eder.
"Gün Olur Asra Bedel", sadece bir roman değil, aynı zamanda kültürel bir manifestodur. Aytmatov, bu eserle sadece Sovyet dönemi Orta Asya'sını değil, tüm modern toplumlarda görülen kimlik bunalımını, kültürel yozlaşmayı ve insanın anlam arayışını evrensel bir dille anlatmıştır.
Mankurt kavramı, günümüzde hala kültürel kimliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya olan toplumlar için önemli bir metafor olmaya devam etmektedir.