Güneş Sistemi, sekiz gezegen, sayısız asteroit, cüce gezegen ve kuyruklu yıldızdan oluşan büyüleyici bir yerdir. Bu gezegenler arasında boyut ve kütle açısından tartışmasız bir dev vardır: Jüpiter.
Jüpiter, Güneş'ten uzaklık sıralamasında beşinci sırada yer alır, ancak büyüklükte rakipsizdir. İşte onu "en büyük" yapan özellikler:
Jüpiter sadece büyük değil, aynı zamanda son derece dinamik ve ilginç bir dünyadır.
En ikonik özelliği, yüzyıllardır devam eden devasa bir fırtına sistemi olan Büyük Kırmızı Leke'dir. Bu antisiklon o kadar büyüktür ki, içine iki ila üç Dünya sığabilir.
Satürn kadar görkemli olmasa da, Jüpiter'in de toz ve küçük parçacıklardan oluşan soluk bir halka sistemi vardır. 1979'da Voyager 1 uzay aracı tarafından keşfedilmiştir.
Jüpiter, bilinen 95'ten fazla uyduya ev sahipliği yapar. Bunlardan dördü (Ganymede, Callisto, Io, Europa) o kadar büyüktür ki, teleskopla bile görülebilir. Ganymede, gezegenimiz Merkür'den bile daha büyüktür.
Jüpiter'in devasa kütleçekimi, Güneş Sistemi için bir "süpürge" veya "koruyucu kalkan" işlevi görür. Kuyruklu yıldız ve asteroit gibi birçok gök cismini kendine çekerek veya yörüngelerini saptırarak, iç gezegenlere (Dünya dahil) çarpma olasılıklarını azaltır. Ancak bazen bu cisimleri iç sisteme de fırlatabilir.
Jüpiter, Dünya'dan çıplak gözle kolayca görülebilen parlak bir "yıldız" gibi görünür. Küçük bir teleskopla bile belirgin diskini, renkli kuşaklarını ve dört büyük uydusunu görmek mümkündür.
Sonuç olarak, Jüpiter hem fiziksel büyüklüğü hem de Güneş Sistemi'nin dinamiği üzerindeki etkisiyle gerçek bir devdir. Onu incelemek, gezegen sistemlerinin nasıl oluştuğuna ve evrimleştiğine dair paha biçilmez bilgiler sunmaktadır.