J.K. Rowling'in dünya çapında bir fenomen haline gelen Harry Potter serisinin ilk kitabı Harry Potter ve Felsefe Taşı (orijinal adıyla Harry Potter and the Philosopher's Stone), 1997'de yayımlandığı andan itibaren hem çocukların hem de yetişkinlerin kalbini fethetti. Bu yazıda, büyülü dünyaya açılan ilk kapının özetini ve neden bu kadar sevildiğini keşfedeceğiz.
Harry Potter, sıradan bir hayat sürdüğünü sandığı, sevgi görmeyen bir çocuktur. Teyzesi, eniştesi ve onların oğlu Dudley ile yaşamakta, hatta kendisini "normal" biri olarak görmektedir. Ta ki 11. doğum gününe kadar...
O gün, Harry'e ulaşan mektuplar ve nihayetinde devasa bir adam olan Rubeus Hagrid'in ziyareti, ona gerçek kimliğini açıklar: Harry bir büyücüdür ve anne babası, karanlık büyücü Lord Voldemort tarafından öldürülmüştür. Harry, Voldemort'un lanetinden sağ kurtulmuş, alnında şimşek şeklinde bir yara izi taşıyan "Yaşayan Çocuk"tur.
Harry, büyücülük okulu Hogwarts'a gider. Burada:
Hogwarts'ta sıradan bir okul yılı geçirmeyeceği kısa sürede belli olur. Harry:
Harry, Ron ve Hermione, taşı çalmaya çalışanın Profesör Quirrell olduğunu anlar. Quirrell'in vücudunda, güçsüz bir şekilde yaşayan Lord Voldemort bulunmaktadır. Harry, annesinin sevgisinin kendisine verdiği koruma sayesinde Quirrell'e dokunamaz ve onu alt eder. Voldemort'un ruhu kaçar, Felsefe Taşı yok edilir ve Harry bir kez daha karanlık lorddan kurtulur.
Harry Potter ve Felsefe Taşı'nın evrensel bir başarı kazanmasının nedenleri:
Sonuç olarak, Harry Potter ve Felsefe Taşı sadece bir fantastik macera değil, aynı zamanda büyümenin, dostluğun ve kendi kimliğini bulmanın zamansız bir hikayesidir. Bu kitap, milyonlarca insanı büyülü bir yolculuğa çıkarmış ve edebiyat tarihinde silinmez bir iz bırakmıştır. 🪄