Orta Çağ'ın güçlü Türk-İslam devletlerinden biri olan Harzemşahlar Devleti, geniş bir coğrafyada hüküm sürmüş ve tarihte önemli bir iz bırakmıştır. Bu devletin kurucusu, Kutbeddin Muhammed Harzemşah'tır. Ancak bu kuruluş hikayesi, bir "devletleşme süreci" olarak anlaşılmalıdır. Gelin, bu önemli şahsiyeti ve devletinin doğuşunu birlikte inceleyelim.
Kutbeddin Muhammed, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah'ın önemli komutanlarından Anuş Tegin'in oğludur. Babası, "Harzemşah" (Harzem Valisi) unvanını taşıyordu ve bu unvan, ailenin sonradan devlet ismine dönüşecekti. Kutbeddin Muhammed, babasının ölümünden sonra 1097 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Berkyaruk tarafından Harzem valiliğine atandı.
Bu atama, onun için bir başlangıç noktası oldu. Zeki ve dirayetli bir yönetici olarak, içinde bulunduğu bölgede otoritesini güçlendirdi, adaletli yönetimi ile halkın sevgisini kazandı ve bağlı olduğu Selçuklu merkezi otoritesinin zayıflamasını fırsat bilerek fiilen bağımsız bir yönetim kurdu.
Harzemşahlar Devleti'nin kuruluşu, klasik bir "fetih" hikayesinden ziyade, bir "özerklikten bağımsızlığa evrilme" sürecidir. Kutbeddin Muhammed:
Bu nedenle, tarihçiler genellikle Kutbeddin Muhammed'i devletin gerçek kurucusu ve mimarı olarak kabul eder. Onun attığı sağlam temeller üzerine, oğlu Atsız ve özellikle torunu Alaeddin Tekiş döneminde devlet en parlak zamanını yaşayacak, bir imparatorluğa dönüşecektir.
Harzemşahlar, Büyük Selçuklu mirasını devralıp koruyan, Türk kültürü ile İslam medeniyetini sentezleyen ve Moğol dalgasına karşı direnen son büyük Müslüman-Türk devletlerinden biriydi. Celaleddin Harzemşah'ın Moğollara karşı verdiği destansı mücadele, tarihe altın harflerle yazıldı.
Sonuç olarak, "Harzemşahlar Devleti'nin kurucusu kimdir?" sorusunun cevabı, bu devleti fiilen kuran ve onu bağımsız bir güç haline getiren ilk hükümdar olan Kutbeddin Muhammed Harzemşah'tır. Onun liderliği, bir ailenin valilikten cihan devletine uzanan çarpıcı hikayesinin ilk ve en kritik perdesidir.