Hidrotermal bacalar, okyanus tabanında, genellikle levha sınırlarında bulunan, yer kabuğundaki çatlaklardan sıcak, mineral yüklü suyun fışkırdığı yer şekilleridir. Bu bacalar, güneş ışığının ulaşamadığı, soğuk ve basıncın çok yüksek olduğu derinliklerde bulunur. Geleneksel ekosistemlerden farklı olarak, buradaki yaşamın temel enerji kaynağı güneş ışığı değil, kimyasal enerjidir.
Fotosentezde canlılar, enerji kaynağı olarak güneş ışığını kullanır. Kemosentezde ise bazı mikroorganizmalar (bakteri ve arkeler), enerji kaynağı olarak inorganik kimyasalları (hidrojen sülfit, metan, demir gibi) kullanır. Bu kimyasal reaksiyonlardan elde ettikleri enerji ile, tıpkı fotosentezde olduğu gibi, karbondioksiti (CO2) organik bileşiklere (şekerlere) dönüştürürler.
Hidrotermal bacalardaki temel kemosentetik reaksiyon şuna benzer:
6CO2 + 6H2O + 3H2S → C6H12O6 + 3H2SO4
Bu formülde:
CO2) ve Su (H2O), organik madde üretmek için kullanılır.H2S), enerji kaynağıdır. Bu, bacalardan çıkan zehirli bir gazdır.C6H12O6), üretilen organik besindir.H2SO4), bir atık üründür.Kemosentetik bakteriler, bu ekosistemin birincil üreticileridir (güneş ekosistemlerindeki bitkiler gibi). Bu bakteriler, ya serbest halde yaşar ya da diğer canlılarla simbiyotik (ortak yaşam) ilişki kurar.
H2S ve CO2'yi yakalayarak bakterilere iletir. Bakteriler de bu kimyasalları kullanarak organik besin üretir ve bunu tüp kurduyla paylaşır.Hidrotermal bacalar, Dünya'daki yaşamın güneşe bağımlı olmadığı durumlarda da var olabileceğini gösteren muhteşem örneklerdir. Kemosentez, bu ekosistemlerin temel taşıdır ve bu süreç, Dünya dışındaki gezegenlerde (örneğin Jüpiter'in uydusu Europa'da) yaşam arayışları için de ilham kaynağı olmuştur.