Osmanlı tarihinde “Hüdavendigar” ve “Gazi Hünkar” lakaplarıyla anılan I. Murat, devleti bir beyliğin sınırlarından çıkarıp bir imparatorluğun temellerini atan kritik bir hükümdardır. 1362'den 1389'a kadar süren saltanatı, fetihlerle, devlet teşkilatlanmasıyla ve derin bir strateji anlayışıyla doludur. Peki, ona “Hüdavendigar” (Allah’ın verdiği, hükümdar) ismini verdiren başarılar nelerdi? Gelin, bu büyük sultanın hayatına yakından bakalım.
Babası Orhan Gazi’nin vefatı üzerine tahta çıkan I. Murat, ilk iş olarak Anadolu’da birliği sağlamaya ve Rumeli’de kalıcı olmaya odaklandı. Onun döneminde Osmanlı, artık savunma değil, sistemli bir yayılma politikası izlemeye başladı.
I. Murat, sadece bir fatih değil, aynı zamanda bir devlet kurucusuydu. Onun döneminde Osmanlı, tam teşekküllü bir devlet yapısına kavuştu.
I. Murat’ın hayatı, zaferle dolu olduğu kadar trajik bir sonla noktalandı. 1389’da, Sırp, Bosna ve diğer Balkan devletlerinden oluşan Haçlı ordusuna karşı I. Kosova Savaşı’nı kazandı. Savaş meydanını gezerken, bir Sırp soylusu olan Miloš Obiliç (veya Sırp kaynaklarındaki adıyla Miloš Obilić) tarafından hançerlenerek şehit edildi. Bu olay, onu Osmanlı tarihinde savaş alanında şehit olan tek padişah yaptı.
“Hüdavendigar”, Farsça kökenli bir kelime olup “hükümdar”, “efendi” ve özellikle “Allah’ın verdiği, Allah’tan gelen hükümdar” anlamlarını taşır. I. Murat’a bu ismin verilmesi, onun adaleti, dindarlığı ve üstün liderliği nedeniyle Allah’ın bir lütfu olarak görülmesindendir. Bursa’daki camii ve külliyesi de bu isimle anılır.
Sonuç olarak, I. Murat (Hüdavendigar), Osmanlı’yı bir “beylik”ten bir “devlet”e dönüştüren, sınırları genişletirken iç yapıyı da sağlamlaştıran, askeri zaferleri kadar kurumsal mirasıyla da büyük bir hükümdardı. Şehadeti, onun efsanesini daha da derinleştirdi ve ardında, geleceğin “Cihan İmparatorluğu”nu kuracak olan sağlam bir zemin bıraktı.