Türk edebiyatı, tarihçiliği ve fikir hayatının en tartışmalı, en etkili ve en renkli simalarından biri olan Hüseyin Nihal Atsız, 20. yüzyıla damgasını vurmuş önemli bir isimdir. Türkçülük düşüncesinin ateşli bir savunucusu, romancı, şair ve tarihçi kimliğiyle, hem eserleri hem de mücadeleci kişiliğiyle derin izler bırakmıştır. Bu yazıda, Atsız'ın hayat hikâyesine ve edebi-fikri mirasına bir bakış atacağız.
Hüseyin Nihal Atsız, 12 Ocak 1905'te İstanbul'da doğdu. Asker bir babanın oğlu olması, disiplinli ve milliyetçi bir atmosferde yetişmesinde etkili oldu. Edebiyat ve tarihe olan ilgisi genç yaşlarda başladı.
Atsız'ın eserleri, tarihi romanlar, şiirler, tarihi araştırmalar ve polemik yazıları olmak üzere dört ana grupta toplanabilir. Tüm eserlerinde Türk milletinin kahramanlık, fedakarlık ve vatan sevgisi gibi değerleri ön plana çıkar.
En bilinen ve sevilen eserleri bu kategoridedir. Türk tarihinin farklı dönemlerini epik bir dille anlatır.
“Atsız Mecmua” ve “Orhun” dergilerinde yayımlanan şiirleri, lirik ve epik özellikler taşır. Vatan, millet, kahramanlık ve ölüm temalarını işler. “Toprak-Mazi”, “Şehit Tayyareci Ercüment” gibi şiirleri oldukça meşhurdur.
Türk tarihi ve edebiyatı üzerine akademik çalışmalar yapmıştır.
Keskin, sert ve çoğu zaman kırıcı bir üslupla kaleme aldığı bu yazılar, onun en çok tartışılan yönünü oluşturur. Türkçülük fikrini savunurken, bu fikre karşı olanları ağır bir dille eleştirmiştir. “Türk Ülküsü” adlı eseri, fikir dünyasının özünü yansıtır.
Hüseyin Nihal Atsız, Türk milliyetçiliği düşüncesinin şekillenmesinde çok önemli bir rol oynamıştır. Onun açtığı yol, pek çok aydın, yazar ve siyasetçiyi etkilemiştir. Edebi eserleri, özellikle tarihi romanları, geniş kitleler tarafından okunmaya ve Türk gençliğine milli bir şuur aşılamaya devam etmektedir. Tartışmalı kişiliği ve fikirleri bir yana, Türk kültür ve fikir hayatının silinmez bir figürü olduğu tartışmasızdır.
Sonuç olarak, Atsız'ı sadece bir yazar veya şair olarak değil; inandığı fikir uğruna her türlü bedeli ödemeye hazır, tutkulu bir “ülkü adamı” olarak anlamak gerekir. Eserleri, hayatı ve mücadelesiyle, Türk entelektüel tarihinin en canlı sayfalarından birini oluşturur.