İslam inancına göre peygamberler, insanlara sadece dini hakikatleri öğretmekle kalmamış, aynı zamanda onlara çeşitli zanaat ve meslekleri de öğreterek toplumun medeniyet yolunda ilerlemesine öncülük etmişlerdir. Bu peygamberlerden biri olan Hz. İdris, Kur'an-ı Kerim'de adı geçen ve kendisine "üstün bir sabır ve anlayış" verildiği bildirilen önemli bir şahsiyettir. Onunla ilgili en yaygın ve sahih rivayetlerden biri de terzilik/dikiş dikme sanatını insanlara öğreten ilk kişi olduğudur.
Kur'an-ı Kerim'de Hz. İdris'ten iki yerde övgüyle bahsedilir. Hz. Âdem'den sonra gelen ve Hz. Nuh'un atası olarak kabul edilen bir peygamberdir. İslam kaynaklarına ve hadislere göre, ona 30 sayfa (suhuf) indirilmiştir. Astronomi, matematik ve yazı sanatı gibi birçok ilimle de uğraştığı rivayet edilir. Ancak onun toplumsal hayata en kalıcı katkılarından biri, giyim-kuşam alanında olmuştur.
Hadis ve İslam tarihi kaynakları, Hz. İdris'in insanlığa dikiş dikmeyi, giysi yapmayı öğrettiğini aktarır. Bu, insanlık tarihi için devrim niteliğinde bir gelişmedir. Çünkü:
Bu nedenle Hz. İdris, sadece bir "peygamber" olarak değil, aynı zamanda insanlık medeniyetinin kurucu zanaatkârlarından biri olarak anılır.
Hz. İdris örneği, İslam'ın çalışmaya, üretmeye ve helal rızık kazanmaya verdiği önemi çarpıcı bir şekilde gösterir. Peygamberlerin bir meslek sahibi olması, onların toplum içinde "üreten insan" modeli olmaları içindir. Bu durum, dini tebliğin yanı sıra, toplumsal hayatın her alanında örnek olmanın da peygamberlerin görevi olduğunu hatırlatır. Terzilik, onun sabrının, inceliğinin ve insanlara faydalı olma çabasının somut bir yansımasıdır.
Hz. İdris, özellikle geleneksel el sanatları ve esnaf zümreleri arasında saygı gören bir figürdür. Terziler, berberler ve sanatkârlar onu piri (usta) olarak kabul etmişlerdir. Ayrıca, bazı tasavvufi geleneklerde ve halk hikayelerinde, giydirdiği insanlara manevi bir hikmet ve koruma da giydirdiğine inanılır.
Hz. İdris peygamber, insanlığa getirdiği dini öğretilerin yanı sıra, terzilik mesleğinin öncüsü olarak da tarihte iz bırakmıştır. Bu, İslam'ın sadece ruhani değil, maddi ve pratik hayata da dokunan, onu güzelleştiren ve kolaylaştıran yönünü gösterir. Onun hikayesi, en basit zanaatın bile bir değer, bir hikmet ve insanlığa hizmet aracı olabileceğinin evrensel bir sembolüdür.