Hz. Muhammed (s.a.v.), İslam dininin peygamberi olarak sadece dini öğretileri aktarmakla kalmamış, aynı zamanda insan ilişkilerinde örnek alınacak bir model sergilemiştir. Onun insanlara verdiği değer, hayatının her alanında kendini göstermiş ve bu yaklaşımı Müslümanlar için rehber olmuştur.
Hz. Muhammed, toplumun her kesiminden insana eşit şekilde değer vermiştir. Zengin-fakir, siyah-beyaz, kadın-erkek, genç-yaşlı ayrımı yapmadan herkese saygı ve şefkat göstermiştir. Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri, bir gün kendisi otururken yanına gelen bir kişi titremeye başladığında, "Sakin ol, ben bir kral değilim, Kureyş'ten kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum" demiş olmasıdır.
Peygamber Efendimiz, insanlarla iletişim kurarken son derece nazik ve dikkatli davranırdı:
Hz. Muhammed, kendisiyle aynı fikirde olmayan insanlara bile değer verirdi. Medine'de farklı inançlardan insanlarla bir arada yaşamanın yollarını aramış, onlarla antlaşmalar yapmıştır. Hatta kendisine hakaret eden, eziyet veren kişilere bile sabır ve hoşgörüyle yaklaşmış, onların hidayete ermesi için dua etmiştir.
Peygamberimiz, toplumda en üstün mertebede olmasına rağmen asla kibir göstermemiş, insanlara hizmet etmekten çekinmemiştir:
Hz. Muhammed, İslam öncesi Arap toplumunda değersiz görülen kadınlara ve çocuklara özel önem vermiştir. Kız çocuklarının hor görüldüğü bir toplumda, "Kim iki kız çocuğunu yetişkinlik çağına gelinceye kadar büyütüp terbiye ederse, kıyamet günü o kimseyle ben şöyle yan yana olacağız" diyerek parmaklarını birleştirmiştir.
Hz. Muhammed'in insanlara değer vermesi, onun peygamberlik misyonunun ayrılmaz bir parçasıydı. Bu yaklaşımı, sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için evrensel bir örnek teşkil etmektedir. Onun hayatı, her insanın saygıyı ve değeri hak ettiğini, bu değerin ise ancak sevgi, şefkat, hoşgörü ve hizmetle gösterilebileceğini öğretmektedir.