İslam dininin en önemli ibadetlerinden biri olan orucun, akşam ezanı okunduğu anda sona ermesi ve bu vakitte yenen yemeğe verilen isimdir. İftar, Arapça'da "oruç açmak" anlamına gelen "f-tr" kökünden türemiştir ve gün boyu süren açlık ve susuzluğun bitişini simgeler. Ancak iftar, sadece bir yemek molası değil, aynı zamanda derin manevi ve toplumsal anlamlar taşıyan bir ritüeldir.
İftar, Ramazan ayının en özel anlarından biridir. Müslümanlar için gün boyu süren nefsi terbiye ve sabrın ardından verilen ilahi bir lütuf ve sevinç anıdır. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.), iftar vaktinin bir duanın kabul olma zamanı olduğunu belirtmiştir. Bu nedenle, oruç açılmadan önce içten bir dua edilmesi, iftarın en güzel adetlerindendir.
İftar, aile fertlerini, akrabaları, komşuları ve hatta yabancıları bir araya getiren güçlü bir sosyal bağdır. Camilerde, sokaklarda veya evlerde kurulan sofralar, toplumdaki birlik ve beraberlik ruhunu pekiştirir. "İftar daveti" vermek, İslam kültüründe çok sevap bir davranış olarak kabul edilir ve yardıma muhtaç insanlarla birlikte oruç açmak teşvik edilir.
İftar sofrası, genellikle coğrafyaya ve kültüre göre değişiklik gösterse de, bazı ortak özellikler taşır:
İftar vakti, güneşin ufukta tamamen batması, bir başka deyişle akşam ezanının okunmasıyla başlar. Günümüzde bu vakit, takvimler ve çeşitli uygulamalar aracılığıyla hassas bir şekilde hesaplanır ve ilan edilir.
İftar, fiziksel bir ihtiyacın giderilmesinin çok ötesinde bir anlam taşır. O, bir sabır, şükür, dua, paylaşma ve birlik vaktidir. Ramazan ayının manevi iklimini en yoğun şekilde hissettiren, günlük telaşlardan uzaklaşıp maneviyata yönelten bu kutsal an, Müslümanlar için paha biçilmez bir değere sahiptir.