İlerlemecilik, 20. yüzyılın başlarında John Dewey tarafından geliştirilen, geleneksel eğitim anlayışına tepki olarak doğmuş bir eğitim felsefesidir. Bu yaklaşım, öğrencinin pasif bir bilgi alıcısı olmadığını, aktif bir öğrenen olduğunu savunur.
Dewey'e göre eğitim, yaşamın kendisi olmalıdır. Okul, gerçek dünyanın bir minyatürü olarak tasarlanmalı ve öğrencilere problem çözme becerileri kazandırmalıdır. Onun meşhur sözü "Eğitim yaşam için hazırlık değil, yaşamın kendisidir" ilerlemeciliğin temel felsefesini özetler.
İlerlemecilik anlayışında matematik öğretimi, formüllerin ezberletilmesi yerine, gerçek hayat problemlerinin çözümü üzerine kuruludur. Örneğin, alan hesaplamayı öğrenmek için sınıfın boyutunu ölçmek veya bütçe planlamayı öğrenmek için hayali bir market alışverişi yapmak gibi.
Matematiksel kavramlar somut deneyimlerle ilişkilendirilir: \( A = \pi r^2 \) formülü, bir pizzanın dilimlerinin nasıl hesaplandığını göstererek öğretilebilir.
İlerlemecilik, modern eğitim yaklaşımlarının temelini oluşturmuştur. Proje tabanlı öğrenme, sorgulama temelli öğretim ve yapılandırmacı yaklaşım gibi birçok çağdaş eğitim yöntemi, ilerlemecilik felsefesinden beslenmektedir. Günümüzde birçok okul, Dewey'nin fikirlerini uyarlayarak daha demokratik, öğrenci merkezli ve deneyimsel öğrenme ortamları yaratmaya çalışmaktadır.
Sonuç olarak, ilerlemecilik öğrencinin bireysel ihtiyaçlarına, ilgilerine ve deneyimlerine odaklanan, demokratik ve yaşamla iç içe bir eğitim anlayışını temsil eder. Dewey'nin vizyonu, eğitimin sadece bilgi aktarmak değil, daha iyi bir toplum inşa etmek için gerekli beceri ve değerleri kazandırmak olduğunu hatırlatır.