İslamiyet'in doğuşu, insanlık tarihinin en önemli dönüm noktalarından biridir. Peygamber Hz. Muhammed'e (s.a.v.) ilk vahyin gelmesiyle birlikte, bir avuç inançlı insan, dünyayı değiştirecek bir dinin ilk tohumlarını atmış oldu. Peki, bu büyük değişimin ilk kahramanları, "İlk Müslümanlar" kimlerdi? Gelin, bu öncü şahsiyetlerin hikayesine birlikte göz atalım.
Hz. Muhammed (s.a.v.), Miladi 610 yılında, Hira Mağarası'nda tefekkür halindeyken ilk vahyi aldı: "Yaratan Rabbinin adıyla oku!" (Alak Suresi, 1-5). Büyük bir sorumluluk ve heyecanla evine dönen Peygamberimizin durumunu ilk fark eden ve onu sakinleştirip teselli eden kişi, eşi Hz. Hatice oldu. Onun, "Allah'a yemin ederim ki, Allah seni asla utandırmaz. Sen akrabanı gözetirsin, işini görmekten aciz olanların yükünü taşırsın..." şeklindeki destekleyici sözlerinden sonra, İslam'ı kabul ederek ilk Müslüman unvanını aldı. Hz. Hatice, sadece ilk Müslüman değil, aynı zamanda İslam davasının ilk ve en büyük maddi-manevi destekçisi oldu.
Hz. Hatice'den sonra İslam'ı kabul edenler, Peygamberimizin en yakın aile çevresinden geldi:
Peygamberimiz, ilk üç yıl davetini gizli yürüttü. Bu dönemde, güvendiği yakın dostlarını İslam'a davet etti. Bu davete icabet eden ve İslam'ın ilk erkek mümini olma şerefine nail olan kişi, Peygamberimizin en yakın dostlarından biriydi:
Bu ilk nesil (Sahabe-i Kiram), inançları uğruna her türlü eziyete, sosyal ve ekonomik baskıya göğüs germek zorunda kaldı. Onların ortak özellikleri şunlardı:
İlk Müslümanlar, sadece bir dinin ilk mensupları değil, aynı zamanda İslam ahlakının, dayanışmasının ve direnişinin canlı örnekleriydi. Onların attığı tohumlar, kısa süre içinde filizlendi ve tüm dünyayı etkileyen büyük bir medeniyet ağacına dönüştü. İslam tarihi yazılırken, bu ilk ve öncü neslin isimleri, altın harflerle anılmaya devam edecektir.