İntak, edebiyatta insan dışındaki varlıkların (hayvanlar, bitkiler, cansız nesneler) konuşturulması sanatıdır. Bu sanat, kişileştirme (teşhis) ile yakından ilişkilidir. Aslında intak, kişileştirmenin doğal bir sonucudur. Bir varlık önce kişileştirilir (insan özelliği kazanır), ardından onu konuşturarak intak sanatı yapılır.
Bu sanatın temel amacı, anlatımı daha etkili, ilgi çekici ve canlı hale getirmektir. Okuyucunun veya dinleyicinin dikkatini çekmek ve verilmek istenen mesajı daha çarpıcı bir şekilde iletmek için kullanılır.
"Tilki, kargaya: '– Ah bayan, demiş, ne kadar güzelsiniz! Yoksa siz bir melek misiniz?' "
Bu örnekte tilki ve karga kişileştirilmiş ve ardından konuşturularak intak sanatı yapılmıştır.
"Ayna, ayna, söyle bana, var mı benden güzeli bu dünyada?"
"Bir balık ağlıyordu / Gölde: '– Ey ahali, / Vicdanınız olmaz mı / Bu zulüm ne hâle?' "
Bu dizelerde balık hem kişileştirilmiş hem de konuşturulmuştur.
İntak sanatının var olabilmesi için mutlaka konuşma olmalıdır. Sadece "ağaç ağlıyordu" demek kişileştirmedir, intak değildir. Ancak "ağaç, 'çok yalnızım' dedi" ifadesi hem kişileştirme hem de intaktır.
Özetle: İntak, insan dışı varlıkları konuşturma sanatıdır. Anlatıma canlılık ve çarpıcılık katar. Genellikle kişileştirme sanatı ile birlikte kullanılır.